8 Kasım 2013 Cuma

öğretili bir yazı

Bugün bir küçük düşündüm ve şu kanıya vardım: ben yaşamak işine önem veren bir insanım. Yaşamak üzerine düşünüyorum ve havalı, ağır, ciddi vs. olma kaygısı gütmeden bu işi hakkıyla yapıyorum. Ulan insan! Neden gülmezsin?! Yeter sana artık yeter! Biraz da eğlenmeyi, hayal kurmayı, kendini, hayatı sevmeyi öğren! Bunun nesi bu kadar zor anlamıyorum. Resmen söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Ya gerçekten insanlar ne düşünecek diye yaşamak yorucu bir şey. Ya da ağır abi olayım herkes beni sevsin vaay havalı popi desin diye yaşamak. İnsanlara etiket yapıştırmasak ve onları yargılamasak böyle bir eylem içine girmeyecekler belki de. Belki suç hepimizde?
Bırakın ya ne hepimizdesi. Bence o insanlar salaklar var ya, ciddi ciddi söylüyorum salaklar. Aman hep süper düzgün olayım olgun olayım kafasındaki tüm insanlar, sözüm ona havalı ve popüler olanların hepsi katıksız salaklar! Karizmasını "yaşamak" işinden daha önemli gören bir insana saygı duyamam. Böyle insanlar duygusallığı bilmezler. Sevgilerini, mutluluklarını, üzüntülerini, aptallıklarını dorukta yaşayamazlar. Böyle insanlar sanat yapamazlar. Bunlar kitaplardaki müthiş adamlar değillerdir, bunlar hiçbir zaman Van Gogh olamayacaklardır. Bunlar sadece salaktırlar, basma-kalıptırlar, makinedirler. Bunlar insanların kendilerini tek tip hale çevirmesine izin vermişlerdir. Öbür sene fen bölümü seçip hayatlarında sadece okulda zorla okutulmuş kitapları okumuş bir şekilde mühendis, mimar olacaklardır ve dünyadaki legoya benzeyen, lego kadar karakteri olmayan binalara bir yenisini ekleyeceklerdir. Bunlar kimsedirler. Bunlar ne kalem, ne silgi, ne silgi tozu... Bunlar hiçbir şeydirler. Asıl birey olan insan, yaşama işini ciddiye almış; onu hakkıyla yaşamış insandır. Yargılamayan, etiket yapıştırmayan, başkasına yapıştırılmasına izin vermemiş olan insandır. Bunlar Einstein'dır.

Yaşamak işi ciddi bir iştir, üzerine düşünülesi bir iştir. Burada iki kısım var: kendinizi seven biri mi olacaksınız, başkalarının sevdiği biri mi? İşte başkalarının sevdiği kişi olmayı seçen insan, yaşamak işini baştan batırmıştır, boklara gömmüştür. O sadece bir insandır, birey olmayı başarmanın yanından bile geçememiştir.

Size tavsiyem şudur ki arkadaşlar, olmak istediğiniz kişi olun. Kendinizi seven bir insan olun. Başkaları sizi sevmeyecek, aşağılayacak diye karakterinizden ödün vermeyin. Varsın sevmesinler! Ben severim sizi, başka sevenler de mutlaka çıkacaktır. Sizi kendiniz olduğunuz için seven tek bir insan, onların olmanızı istedikleri kişi olduğunuz için sizi seven insanlar kümesinden milyonkat daha iyidir.

3 Kasım 2013 Pazar

çiçekler için

Çiçekler böylesine güzel olmalarına rağmen, tüm canlılar arasında böylesine yalnız olmaları hayret verici. Dünyada fokları, kutup ayılarını, pandaları, kedileri ve köpekleri önemseyen bir sürü insan var ama çiçekleri değil. Kimse şu çiçeğin nesli tükeniyor diye dünyayı sallamıyorlar. Bana nesli tükenen bir çiçek ismi sorun, bilmiyorum. Çünkü onlar kelimenin tam anlamıyla KİMSENİN UMRUNDA DEĞİLLER. Bir çiçek kopunca kimsenin canı acımıyor.

Şu andan itibaren bir çiçeği koparıp parçalayan her insana kedileri öldürüp onların bağırsaklarıyla resim çekilen insanlara baktığınız gibi bakın.

Çok üşüyoruz. Şikayet etmeyin çünkü üşüyebilecek bir bedeniniz olmasından şikayet etmiyorsunuz. Eğer bedeninizden şikayet ediyorsanız, ölün. Siz bazen çok kötüsünüz ve biz de.
Siz hiç çiçeklerin kötü olduğunu gördünüz mü? Ben görmedim.

Şu andan itibaren bir çiçeği koparıp parçalayan her insana bir bebeğin kolunu bacağını koparıp çöpe atan bir insana bakacağınız gibi bakın. Çiçekler bebeklerden daha az masum değiller.

Dünya pislik bir yer. Dünya bir bok torbası ve biz bu torbada boka bulanmaktan şikayet etmiyoruz. İnsanlar çocuklarını pazarlıyorlar. İnsanlar küçük ve tatlı hayvancıkların derilerini yüzüp satıyorlar. İnsanlar başka insanların yağlarından sabun yapıyorlar ve hiçbirimiz bundan hoşnut değiliz. Tepki göstermeliyiz, tepki gösteriyoruz.

Şu andan itibaren bir çiçeği koparıp parçalayan, ve onlarla başkalarının egolarını besleyen her insana yavru köpekleri sırf hava olsun diye alıp sorumluluğunu kaldıramayınca onları ölüme terk eden insanlara baktığınız gibi bakın.

Kısa cümlelerden hoşnut değilim lakin uzunları benim için çok uzunlar. Cümlelere bağlandığınız çok anlar oldu bilirim. Zaten bizi dünyaya en çok bağlayan şeyler, şu aptal ve anlamsız cümleler değil miler?

Eğer o kişinin çiçeklerden daha değerli olduğunu düşünüyorsanız, sizi sevip sevmediğini kendisine sorun. Pek ala daha iyi bilir.

Şu andan itibaren çiçekleri biraz umursayın, çünkü buna hepimizden daha çok ihtiyaçları olmasına rağmen hiç seslerini çıkarmıyorlar ve sevgiliniz mutlu olsun diye hala güzeller.