30 Aralık 2012 Pazar

Annem Haklıymış

Annem haklıymış, o çocukla çıkma arkadaşlık etme dediğinde, dinlemek gerekirmiş. Ben aşığım o da bana aşık deyip anneye küsmemek gerekirmiş, anne onun aşkını da senin aşkını da senden iyi bilirmiş meğersem. Ne olursa olsun beni iyi hatırlar dediğiniz eski sevgiliniz sizi iyi hatırlamazmış, aslında siz ona aşık değilmişsiniz o da size, iki dakikada yeni sevgili bulurmuş saç köklerinize kadar dedikodu yaparlarmış, hayat böyleymiş. Asıl komik olan, ve sesinizi çıkaramamanıza sebep olan bölüm ise, çocuğun bir önceki sevgilisiyle dalga geçip aşağılayıp dedikodusunu yapmış olmanız ve çocuğun da buna katılmasıymış. Benden sonrakiyle de bunların aynısını yapacak diye düşünmemenizmiş komik olan. Yeni kız da bunu düşünmüyomuş. Siz ayıp yapmışsınız, onlar da size yapmış, hayat böyleymiş işte insanlar değişmezmiş, aptallık etmişsiniz, annenizi dinleyecekmişsiniz. Hayat herkese hakettiğini veriyomuş, kıza da verecekmiş, umuyoruz ki daha acısını vermez.
Gerçekleri öğrenince insanın canı yanarmış. Anneler gerçeklerle canınız yanmasın diye erkenden uzak tutmaya çalışırmış ama yanmadan akıllanmazmışsınız. Üzdünüz beni demek istermişsiniz ama siz de daha önce bu şekilde kızları üzmüşsünüz ve üzüntüleri size zevk vermiş, onlara bu zevki yaşatmak istemezmişsiniz. Ne tür bi pislikmişsiniz sen ve ne tür bi pislikmiş size sizi sevdiğini söyleyen. Siz inanmışsınız ona, sizden sonraki de, bir sonraki de, hep inanmışsınız. Onu sevmek sizi kör etmiş. Siz iğrençmişsiniz, insanları ezip dalga geçmişsiniz, sevgilinizin eski sevgilisiymiş çünkü onlar, ne büyük bir hataymış bu, ama bunu ancak sizin başınıza gelince anlamışsınız. Yeterince güçlü değilmişsiniz, gidip canını yakamıyormuşsunuz. Düşünüyormuşsunuz işte, ya benle yine dalga geçerlerse diye, geçsinlermiş, siz kimlerle dalga geçmemişsiniz ki. Babanız geçen gün nefretle, önyargı ne kötü bir şey, derken kendinize bakıp babanızın o nefretini üzerinizde hissetmişsinizdir mesela, siz de önyargılı yaklaşıp onlar hakkında hiçbir şey bilmeden konuşmuşsunuzdur arkalarından. Sesinizi çıkaramamışsınız. Siz de yapmışsınız. Güçlü olmaya canlarını acıtmaya hakkınız yokmuş, bir gün canlarını kendileri acıtacaklarmış zaten, ne kadar kötü olabileceklerini görerek.

Hiç tanımadan nefret ettiğiniz insanlar oldu mu ? Hiç sevgilinizin eski sevgilisinden sırf sevgilinizin eski sevgilisi diye nefret ettiniz mi ? Hiç bi kıza bakıp "kesin destekli takıyo" dediniz mi ? Çok güzel bi kıza bakıp "hayatımda gördüğüm en çirkin şey" dediniz mi ? Yakışıklı bi çocuk gördüğünüzde "kesin götü kalkıktır bunun" dediniz mi ? Bir insanı nedensizce sevmediğiniz, hareketlerine görünüşüne yazılarına nedensizce laf ettiğiniz oldu mu ? Ben cevap vereyim , oldu.
Hayatta her şey bir ders değil mi ? öyle. Tanrı her şeyi bilmez mi ? bilir. Tanrı hak yer mi ? yemez. Evet şuan inançsız insanların dalga geçeceğini düşünmeden yazıyorum, bütün her şey eşittir. Tanrı her şeyi planlar. Biraz çözebildiğiniz zaman, canınız acımaz, sadece ders alırsınız.

Bir daha ki sefere önyargılı olmıycaz herkesi sevicez, insanların arkasından konuşmıycaz onlarla dalga geçmiycez. Ne olursa olsun aşka olan inancımızı kaybetmiycez ve en önemlisi, Annemizi daima dinliycez.

beğenmiyosan okuma


Artık yeter, aşk gerek !



nedensizce sevdim bu resmi
Fıratın bana ikinci kazığını atmış olmasından sonra ,yani bir daha asla birlikteliğimizin olmayacağı kesinleştikten sonra, bir durdum ! Erkeklere bakmadım, sınıftan başımı çıkartmadım, kafam eğik yürüdüm. Sonra ne olduysa oldu, bilmiyorum hiç hiç bilmiyorum, dedim ki, o çocuk gayet piççe benden ayrılmayı bile beklemeden elaleme sevdalanırken ben neden hala bu triplerdeyim, savurdum saçlarımı (yapmadım bunu) ve aşık olmaya karar verdim. Zaten listemde bir kaç kişi vardı. Onlardan birine aşık olmaya karar verdim. Birini seçtim. Çocuğun benden hoşlanmadığına yüzde yüz emin olmama rağmen, bir yola baş koydum çocuğun kelebeği oldum. Henüz kendisiyle ayakkabının bağı açık dışında bir diyaloğa girmemiş olmama rağmen, umutluyum emin adımlarla yürüyorum hedefime kilitlenmiş şekildeyim. Ya bi de adam çalışkan. Aşık olduğum biri çalışkan olduğunda ister istemez beni aşağı görmesin diye ben de derslere bir asılır ona yetişmeye çalışırım, hep böyle olmuştur. Garip bi takıntı ama ne iyi bi takıntı. Bu sayede ders çalışmaya başladım, ona yetişeyim derslerim iyi olsun diye deli gibi ders çalışıyorum. İyi yani. Bir de çocukla bir şekilde tanışıp konuşabilirsem her şey harika olacak. Ama ilk defa bu konuda biraz çekingenim. Normalde ne rezilliklerle insanların yüzüne yüzüne sevdamı belli ettiğimi bir siz bilirsiniz. Ama buna yapamıyorum işte, o gelsin tanışsın istiyorum, o hoşlanıyosa gelir diyorum ama gelmiyo. Demek ki hoşlanmıyo. Hayır öyle demeyin hoşlanıyo, o da benim gibi kararsız. Ahahah iyice şizofrene bağladım ama olacak o, olacak da olacak, er olacak geç olacak ama olacak. Neyse ki sevimli bir kızım hallederim bir şekilde (ajhsdjkagmsdjhasn).
 Belki de olmaz, ama güzel olacak. Her şey baya güzel olacak. Birlikte MFÖ konserlerine gideceğim birisi olacak.
Her şeyini sevmeye başladım, aptal aptal onu düşünmeye görünce salakça kendime sarılmaya başladım. Tüm çirkinliğine rağmen aşık oldum sanırım. Hiç arkadaşlık etmediğim bi insana aşık olmadım aslında, daha önce. Bu da tam olarak gerçek bi aşk değil bence ama gerçek bir aşk olabilme potansiyeli taşıyo. Hayırlısı olur. Caanım burç yorumlarım da 2013'ün bana güzel bir aşk getireceğini, içimde yarım kalmış aşklarımı sona erdirmem gerektiğini söylemiş. Ben de burç yorumumu dinleyip içimde kalan aşkı bitirip yeni aşklara yelken açıyorum. 2013 güzel olacak hissediyorum.
Birlikte ilk "yılbaşımız" olacaktı demekten kendimi alamasam da, zaman ister bu unutma işleri.

21 Aralık 2012 Cuma

çay

Yüz yüzeyken konuşalım. Çay içelim çay bahçesinde, bayat olsun çay. Çay bahçesinde taze çay içtin mi hiç ? içmedim ben. Gel bir kez daha bayat çay içelim. Anlamsızca zevk alalım o bayat çay bahçesi çayından. Geçen trenlere bakalım içerken. Kaçalım beraber, olmayan yerlere kaçalım. Trenle kaçalım beraber. Bilmediğin görmediğin yerleri görelim, yürüyelim. Sever misin ? umrumda değil. Ne bileyim, gelirsen gel gelmezsen gelme. Çimlere basalım çıplak ayakla. Sarı yapraklara bakalım, bir kaçamak yapıp kışın sonbaharı yaşayalım. Çayım filan ol ne bileyim, karda çayım ol. Neler diyorum ben ya, kalkalım artık çoluk çocuk bizi bekler.

15 Aralık 2012 Cumartesi

olsa

ne bileyim ki resim ne alaka
Çok fazla konuşmuş ya insanlar, bi de çok fazla düşünmüşler ya, iyi ki öyle yapmışlar. İyi ki biz de çok fazla düşünüp, çok fazla konuşup, çok fazla yazıyoruz. Hepimiz yazsak, güzel olan şeyleri hepimiz yazsak, birbirimize baksak, birlikte ağlasak, paylaşsak da daha az acıtsa... Hepimiz yazsak, birbirimizi okusak, biz yazı olsak, biz söz olsak, biz utanmasak, hepimiz en kral yazarlar olsak...
Bazen düşünürüm ki, sadece yalnız insanlar okur, yalnız insanlar yazar, sanat yalnızlıkla olur, bundandır ki en ünlü sanatçılar hep yalnız ölmüşlerdir.
Yazsak yazsak, biz yalnız olanlar yazıp hep paylaşsak, yıllar sonra bundan yıllar sonra, yalnız hisseden biri bizi okuyup bizimle ruhunu paylaşsa. Yazsak, güzel ve kötü olanları, kendimiz için değil birbirimiz için yazsak, daha az acısın diye.

8 Aralık 2012 Cumartesi

lütfen izlemekten vazgeç filan yapmayın çok ayıp aaa

Aralığa girdik hala yazı yok ! bu ne sorumsuzluk.

Aralık.

Aralık nasıl bi ay abi, ne bileyim aralıkta doğmuş bir sürü insan var işte, bundan ibaret. Aralık ne skimtrak bir ay, bence mayalılar anlamışlar bu ayın skimtrak olduğunu ondan kıyameti buraya koymaya karar vermişler. Aslında aralıkta bir çok önemli olay var, mesela Aralık ocaktan önceki ay, yani ocaktan önceki ay olmak önemli bir şey bence. Sonra aralık son ay mesela, sonra en uzun gece en kısa gündüzün yaşandığı 21 aralık aralıkta (coğrafya bilgisi için rica ederim), sonra aralık mesela ne var başka aralıkta, ya aralık ne sikim bi ay. Ocak da öyle. Ya ben bi eylül bi nisan bi mayıs severim esasında, en güzel aylar onlardır bence.

Bu kadar saçmaladıktan sonra kendimden bahsedeyim biraz.
Hayatım gayet tekdüze. Şuan buraya şaheser bir yazı çıkartasım, binlerce tıklanasım var ama yok yazacak olay yok bende. TÜYAPta da bi bok olmadı anasını satayım, bir hayatımın aşkı çıkar dimi karşıma, yok annem yoook çıkmıyo. Artık öyle abazan, öyle mal bir duruma geldim ki herkese "bu hayatımın aşkı mı lan acaba" diye bakıyorum. Bi de küçükken minibüs otobüs aşkı hayalim vardı benim hatırlarsınız, şimdi hayatım minibüs otobüste geçiyo ama aşk hayatıma geçemiyo anam. Abi, neden parseller minibüsüne bir yakışıklı çocuk binmez misal, binmiyor inatla binmiyor. Zaten okuldan çıkmışım yorgun argın açmışım şıkıdım müziğimi pardon ama hiiiiç oğlanlara bakamıyorum.
Esasında şu aralar namuslu kızın dibi oldum. Ne bahçeye çıkarım, ne sağıma soluma bakarım, ne minibüste yanıma erkek ottuttururum, muhteşemim ! şu sıralar tam sevgili olunacak kızım beyler, haberiniz olsun.
Allahım yarrappim.

Hayatımın aşkını bulmuyorum arkadaşım ! bulmuyorum lan ! Bi zahmet gelsin o beni bulsun, yuvayı dişikuş yapar diye amma saldı bu çocuklar, ayıp lan. Erkek dediğin gelir ilk adımı atar. Allahım erkek dediğin ilk adımı atar. Peki yasemin, adamın ne biliyosun senden hoşlandığını, belki hoşlansa atacak hoşlanmıyo ondan atmıyo ? haklıyım, bunu neden şunca zaman kendime söylemedim de bugünü bekledim. Nerden biliyorum, nerden çıkıyor bu "adam hoşlanıyor ama utanmasa" ikilemi ? nerden aşkım nerden ? Ya pardon ama, o da oturmasın hoşlansın bu zahmet öyle değil mi ama ? Peki o kim arkadaşım ? o yok. Ama neden yok ? gelsin olsun korkak olmasın. Yasemin kabul et aa kimse hoşlanmıyo senden. GERÇEK allahım, gerçek güzel değil, ben bu gerçeği sevmedim, bu gitsin daha pembesi gelsin allahım, lütfen bekliyorum...
Pardon ama ben de ne erkek meraklısıyım. Değilim lan susun salak mısınız nesiniz ? ben buraya sizin duygularınızı döküyomuşum masuscuktan. Benim varmış çaktırmıyomuşum şakacıktan, susun bi kere susun aaa.

Ha bi de kimseye anlatmayın ama geçen şey diye düşündüm, böyle yurt dışında şu youtube'tan program yapan bir ton insan var, türkiyede toplasan 100 kilo etmezler. Yok lan edebilirler. Türkiyede toplasan 15 kişi etmezler. Bunun nedeni de şu diye düşünüyorum, pardon ama anasını siktiğimin inci sözlüğü. Hayatta bir Eminemden nefret ederim bir inci sözlükten. Bu kadar itici, bu kadar salak, bu kadar gereksiz bir insan grubu daha var ise, ben tanımıyorum arkadaşım. Sen şimdi, hele kız başına bir program yapmaya kalkışsan demediklerini bırakmaz aşağılamanın babasını yapar utancından işettirirler ! salak çünkü bunlar. Sivilceli yüzleriyle aptal bir şekilde insanları ezmekten zevk alıyolar, gereksiz insanlar bunlar. Hele bu bebe olanları pek bi gereksiz. Ama arkadaş ! ben direnirim.

Yani düşündüm geçen, ağzım da laf yapar bilirsiniz, açsam iki konuşsam ne bileyim eğlenirim. Şuan o kadar kız bir yazı yazıyorum ki kendimden soğudum, okumayın bu yazıyı amaaaan okumayın !
Ya güzel olur bence ne bileyim, ama yaparsam da yazın yapmayı düşünüyorum. Sakın ola kimseye bahsetmeyin.Şu son cümleyi yazarken ne kadar mal bir insanım diye kendimden soğudum yemin ederim soğudum.

Geçen düşünüyorum da, arkadaşım, ben tam bir KIZIM. Bir insan anca benim kadar kız olabilir. Hani böyle küfür filan ediyorum ama... Ben mesela metal müzik dinlemem, siksen dinlemem bu kadar iğrenebilirim yani. Sonra hayatımda pes pilesteyşın oynamış adam değilim (bknz: yazmasını bile bilmiyorum) ölümüne simsçiyim, kız dediğin sims oynar arkadaşım. Sonra ne bileyim işte, amma kızım ben. Aaa valla kız olduğumu göstermek için daha çok sebebim vardı sanıyodum ama azmış valla. Zaten kızım ben ne saçma bir paragraf oldu bu ahah.

Sonra işte, mutsuzum neden bilmiyorum. Ne anlatıcaktım acaba ? Allam ablamın doğum günüsü sebebiyle çok kıskanıyorum, bana da hediye alınsın ama bana da !

saçmalamanın doruğuna ulaştığım noktada susuyorum.

HA Bİ SANİYE. Oha yılbaşı geliyo, çam ağacını yerim! kendime yeşil çam ağaçlı pijama alıp yılbaşında onu giycem, çok hoooş 


27 Kasım 2012 Salı

Son kez

Dün ona dedim ki "sen büyüdün küçük kaldım ben, çiçekli bulutlu koalalı sarı dünyamda yalnız kaldım ben". Yazarken ağladım. Yalnızlık öyle acı geldi ki o an, onunla kurduğum dünyada yalnız kaldığımı bilmek öyle acı verdi ki ağladım. Umrunda olmadı hiç, güldü başka bi şeyler dedi. O benim umrumda mıydı ? ilk defa öyleydi. O an her şeyi yapabilirdim, yalnızdım, savaşabilirdim. Ama artık başkaydı işte, başka konuşuyodu, başka gülüyodu, başka çalışıyodu kafası... o başkası olmuştu, pes ettim. Dün gece öyle pes ettim ki sabah gözlerim şişik uyandım. Tarih sınavım kötü geçti diye ağlıyodum, ama aslında başkaydı işte.
Birinin sizden yavaş yavaş soğuduğunu koptuğunu görmek öyle bir cehennem ki. Savaşmak istiyosun onun için her şeyini vermek istiyosun seviyosun ama, o başka biri işte, savaşa değer sevdiğin kişi değil o. Öyle şiddetle seviyosun ki, ve aynı anda öyle şiddetle nefret ediyosun ki. Gözünün önünde başkasını seviyo, sevme bile diyemiyosun, hakkın yok çünkü. Bakıyosun için acıyo. Yalnızsın işte.

Onun yokluğu sanki bütün dünyayı yok ediyomuş gibi. Kenetleniyosun böyle sadece bi şey düşünüyosun, o düşündüğün başka bi şey belki ama her zaman tek şey düşünüyosun sanki. O orada başkasını seviyor. Öyle seviyor ki, hani seni sevmişti ya onun gibi, daha çok hemde. Gözlerinin önünde senden nefret ediyo, bıkmış senden, en kötüsü karakterinden bıkmış.

Canım yemek istemiyo, üşümek istiyorum böyle hep, su içesim bile yok su güzel gelmiyo, uyumak istemiyorum, sadece okumak işte. Sanırım acı çekmenin en güzel tarafı bu, üzülüşün, yalnızlığın en güzel tarafı. Kitap okuyorsun böyle, soyutlanıp hiç okumadığın gibi okuyosun. Hayatını düzeltecek güzelleştirecek bir şey arıyosun. Bunları yazıyorum ama bu bunalımın iki gün sonra geçebilme ihtimali de var, belki geçmez ama onu bilmiyorum. Yalnız sayılmam aslında, arkadaşlarım var tabii, eskisi gibi bir ton arkadaşım var, ama o yokken hepsi yok oluyomuş gibi geliyo. Varlıkları canıma can katmıyo.
Aslında beni kitap okuma maratonuna geri soktuğu için teşekkür etmeliyiz ama olsun işte.

Çok özlüyorum ama, inşallah gelmez geri. Artık istesem de gelmez, köpeği olsam da gelmez, gelmesin ki. Hiç gelmesin o. Sevdiği kıza gitsin, beni dönüştürmek istediği kıza. Gelmesin hiç, öyle bir yok olsun ki. Gelsin diye gecelerce ağlayayım, özleyeyim ama gelmesin. Yanımdayken daha çok özlüyorum onu. Sevdiğim kişiyi arıyorum bulamıyorum. Daha çok acı çekiyorum sanki. Gelmez zaten artık, gelmesin.

Masumken sevmiştim ben onu. Benim gibiyken sevmiştim. Sanki büyütmüşüm de başkalarına gitmiş gibi hissediyorum, ne güzeldi eskiden.

Okumasın bu yazıyı, okumaz inşallah, okursa okudum demesin, hiç belli etmesin, cereni sevmeye devam etsin.

Bu arada Doğa silgisinin üstüne bir kız çizmiş, böyle silginin kartonunu çıkarınca bir bakıyosun kız çıplak. Öyle bir çizmiş ki, silgiyi parçalayasım geldi, aynı cerene benzemiş böyle. Baktım silgiye mal mal baktım. Parçalamak istedim parçalayamadım. Saçları silik silik olmuştu onları düzelttim güzelleştirdim, üstüne ceren yazdım, bıraktım öyle.

Ben fakat cerene bu kadar takmışım paronoya haline getirmişim herkesi ona benzetiyorum ağır bir nefret besliyorum, kız beni tanımıyodur bile eminim. Salak işte, salak.

Öyle bezdim ki bugün, öyle yordum ki kendimi, öyle nefret ettim ki kendimden ve diğer her şeyden şaşarsınız. O nefret ettiğim, bezgin, hiçbir şeyden tat almayan, mutsuz halime döndüm bir anda. Hayatımın tatsız zamanlarına döndüm, yemek yemenin su içmenin uyumanın gülmenin artık hiç çekici gelmediği o dönemlerine döndüm. Zorla yedim öğle yemeğimi. Normalde günde üç kere bitireceğim yarım şişe suyu bitiremedim. Bahçeye çıkmadım, müzik dinlemedim, tek allahın kuluna bakmadım. Böndüm bugün. Açım şuan ama kendi açlığımdan zevk alır bir halde yemek yemiyorum.

Hayır ben depresyonda değilim. Sadece yalnız kaldım biraz, paylaşcak kimseleri bulamadım bi an, kimse yeterince anlamıyo gibi geldi. Gerçi o anlıyo muydu, sanmıyorum salaktı biraz.
Biraz daha çok okumam gerek, çok okumam gerek, ölesiye okumam gerek, okumak istiyorum.

Aşk ? yanımdan geçmesin yalvarırım, feminist olucam valla, erkek yüzü görmek istemiyorum. Normalde biri bana bakınca hoşuma giderdi, şimdi yüzlerini yumruklayasım geliyo. Allah için gidin başkasına bakın, ya da gelin konuşsun allahsızlar. Seviyosanız gidin konuşun böcek kafalılar.

Umarım yazıyı okurken benden nefret etmez, ederse de canı sağolsun. Ama umarım okumaz, okusa da sesini çıkarmaz. Minibüste pis yerlere dokundum elimi yıkamadan gözümü kaşıdım bak mikrop kapcak. Ne diyodum, ha ben olsam etmezdim nefret, o da etmesin. Ederse de, belki daha az canım acır bilmem ki.

Son kez yazıyorum onun hakkında, diğer yazım "yeni bir aşk !!!" olsun parlak olsun nolur. Yeni vir aşk olmasa da olur da, mutlu bir şey olsun. Bugün son kez şarkı dinlerken düşünücem onu. Son kez hatırlıycam. Son kez canım acıyacak aklıma gelince. Üşümek de istemiycem hiç. Bugün gidicem ben, ondan gidicem, o yeterince gitti şimdi ben gidicem.

İşte gidiyorum ben şimdi, sıcacık dönücem gülümseyerek. Sizi seviyorum.

22 Kasım 2012 Perşembe

Nefret

Bi insandan nefret edilir miymiş ? Ne soğuk ne sığ ne alt bi duygudur bu. Nefret. Nefret neymiş ? Bu mu nefret ? Yoksa nefret aşk mıymış ? Bana söylesene, ne nefret ?

Sen aklıma gelince ilk önce küçük bir tebessüm kaplıyo yüzümü, gülüşün geliyo aklıma içim huzurla doluyo. Aptallıklarını düşünüyorum, seni sevişimi beni sevişini hatırlıyorum, sevgiyle doluyo içim. Sonra giderkenki halini hatırlıyorum, kızı hatırlıyorum, körelmiş duygularını, bıkışlarını hatırlıyorum. Nasıl değiştiğini hatırlıyorum. İlk tanıştığımızdaki masumiyetinden bu yana içinde bürüyen karanlığı hatırlıyorum.... Seni aklımdan, kalbimden, hayatımdan, anılarımdan söküp atasım geliyo. O an ölmek istiyorum. Kalbimi parçalamak, senin canını acıtmak istiyorum.

Bu mu nefret ? eğer buysa, senden nefret ediyorum.

bi insan sevdiği kişinin başkasını sevdiğini bilmeye nasıl katlanır ki

18 Kasım 2012 Pazar

Terkedildim

Merhaba olmayan okurlarım. İkinci terkediliş ile yol veriş arası saçma ayrılığımla karşınızdayım. En gıcık olduğum şey yine başıma geldi. Çocuğu ben bırakıp gidince ciddi sikimde olmuyo bak, ama böyle siktir ediyorum çocuk bırakma ayaklarına giriyo ben de kıyamıyorum filan bundan iki saat sonra da kıyamadığım çocuk tarafından sepetleniyorum ya, fıttırıyorum. Düşünüyorum, özlüyorum, üzülüyorum, kıskanıyorum...Terkedeceğim, sevmediğim çocuk tarafından sepetlenince bir değere biniyor, bir tanrılaşıyor adam. Aklımdan çıkmıyor öyle böyle değil, bütün gün asık suratın babasıyla gezdim. Gerçi seviyodum o ayrı konu. Şuan öyle özledim ki offf.

Yine bir kıskançlık krizine kurban gitti ilişkimiz, bu sefer haklı bir kıskançlıktı ama. Durun ilk onu anlatayım. Ceren.... Nerden çıktı hiçbir fikrim yok, bir gün geldi ve kara bir bulut gibi çöktü üzerime. İlk nerden duydum adını hatırlamıyorum, ilk nasıl muhabbeti açıldı onu da. Aynı sana benziyor dedi benim bey, tipi değil konuşması. Ben ilk bi sinirlendim tabii, ona hoş gelmiş ama birinin bana benzemesi güzel değil. Bir kere ben senin sevgilinsem senin için benzersiz yeri doldurulamaz olmalıyım, onu geçtim sen bende bir şeyler bulmuşsun ki sevmişsin dimi, o da benle aynıysa onda da bir şeyler bulman çok büyük bir olasılık. Bi de mesela biz ilk tanıştığımız dönemlerde ne kıskançlık ne trip doğal olarak banane ki, ama şimdi adama babasını yapıyorum, sıkılıyor. Ama o kız sıkmıyor çünkü, yeni tanışmış çünkü daha. Düşünsenize sevgilinizin aynısı ama trip atmayıp naz yapmayanı, sevgilinizin iyi tarafları yani. Çocuk da sevmiş işte. Anlatıyo, sarıldı bana diyo, güzel kız diyo, komik diyo. Ben kıskanınca diyo ki, o güzel zaten bana bakmaz. BU NE DEMEK LAN, BU NE DEMEK ? BEN ÇİRKİN MİYİM DE SANA BAKTIM AMINAKOYDOĞUMUN MALI. Adam resmen bana çirkin diyo. Haftalarca benim hakkımda tivit at diye yalvardığım halde bir tane atmayan adam, kıza tivitler atıyo. Ben hakkında bir şey yazdığımda siklemeyen adam kızınkileri rt ediyo cevaplar veriyo. Bana trip atıyo, bir orda kavga ediyoruz bu diğer tarafta kızla gülüşüyo. Ben onun yaptıklarını yapsam adam intihar eder, yapma diyorum inadına yapıyo. Ben de adam bana aşık ama havalarında gidip "ya ben ya o" demeyeyim mi ? diyeyim. PEKİ O NE CEVAP VERSİN TAHMİN EDİN o desin.......
Ben sonra ayrılayım sonra gelsin özür dilersin barışsın, iki saat sonra da engellesin beni. Olaylar böyle gelişti arkadaşlar. Tanışalı iki gün olan bir kızla bile savaşamadım ben. Ne değerim kaldı ki benim ? ben ne yapayım kafamı nerelere vurayım. Bir de yazmış ki tivitıra "cerenin tribini çok seviyorum". Haftalarca hakkımda tivit at diye yalvardığım gavat, puşt gitmiş kıza bunu yazmış işte. Aaaah ceren ah. İşte kızımın adını asla koymam listesinde en başa tırmanmış isim, ceren. Bari güzel olmasaymış ne diyeyim. Ama güzel kız yani. Benden güzel demiycem banane. EŞİT GÜZELİZ ahahah.
En çok ne koyuyo biliyor musunuz ? bunun eski sevdiği vardı ya zehra. Benle konuşurken onun arkasından hep salak dedi, nefret ediyorum dedi, çok soğudum dedi, mal dedi, çirkin dedi, dedi de dedi.... Şimdi aynıları benim arkamdan da söylenecek, hiç sevmemiştim denecek. Ben yanarım ona yanarım.

Özlemedim mi ?
Çok özledim allahın cezasını. Ama yerimde olsaydınız ne yapardınız ki ? şuan elimden ne gelir ki. Hem gitsem geri dön desem dönse, yine bir ayrılmaya çalışma çabalarında girip mal gibi kalıcam. Birlikte olmak istemiyorum ama sevsin beni istiyorum olmuyo mu ? Ben haftalarca soğuk davrandım bu çocuğa, ayrılmaya çalıştım. Şimdi geri dön desem, bu çabalara tekrar giricem işte. Bu özleme olayı haftasonundan kaynaklanıyo hem bence. Hafta sonları evde yalnız oluyorum bööyle hep onu düşünüyorum eksikliğini çekiyorum. Ama hafta içleri düşünmeye vaktim bile olmuyo. Aklıma gelmiyo bile açıkçası. Özlemiyorum filan..

Saçmaladım mı bilmiyorum. Ya şimdi ben ilişkilerdeki kötü tarafım ama,banane o bu sefer. Harbi o hem de. Bu sefer ben üzüldüm ama yaa, en çok bu sefer üzüldüm. Hatta şuan düşündüm de o beni sepetledi diye üzülmedim ben, ben başka bi şeye üzüldüm.

Benceeeee, ben yerimi hemen doldurabildiği için üzüldüm bu sefer. Vazgeçilmez olmadığım için üzüldüm. Başkasını tercih etti diye üzüldüm. Sevdiğini sandığım için üzüldüm. Ayrılırken bile benle dalga geçer gibi bir hali vardı yahu, önemsemez bir hali vardı, ben ona üzüldüm, beni bıraktı diye üzüldüm, beni özlemiycek diye üzüldüm, beni düşünmeyecek diye üzüldüm, umrunda değilim diye. Üzülmedi lan. Ben üzüldüm. Ayrılırkenki triplerini görseniz, öyle havadaydı ki götü, öyle umursamazdı ki. Oğlum biri sizi o şekilde terketse ağlarsınız. Ben ağladım şahsen. Bunca zaman hiç değerim olmadı mı filan dersiniz kendi kendinize.

Ya ben zaten istemiyodum artık. Sevgili istemiyodum, mesafeli ilişki istemiyodum ya da ne bileyim bir şeyleri istemiyodum işte. Ya da işte bana daha çok değer veren biri olsun istiyodum falan filan.

Bak sonlara doğru bozdum yine.
Ne bileyim üzüldüm işte, birisinin sizi sevdiğine çok emin olduğunuzda böyle şeyler olunca üzülüyosunuz.
Ben de çok masum değildim de işte, BU SEFER SUÇLU BEN DEĞİLDİM OYDU. Eğer birini suçlamak gerekirse ilk defa kendimi değil, karşımdakini suçluyorum işte. Bu sefer öyle işte.

Ben şimdi, aşık olsam çok iyi olur. Birazcık tatlı bir herif gönderirseniz. Ama adımı ben atmayayım o atsın gelsin o tanışsın filan. Ben hiç uğraşamam. Bu sefer öyle olsun. Bekliycem bu sefer, fırsat yaratmıycam.
Her şeye rağmen en güzel sen gülümsüyosun.

Okuduğunuz için teşekkür edereeeem, yazmasaydım bir yıl bunalımda kalabilirdim.
cereni görsem gifteki gibi yapardım 

2 Kasım 2012 Cuma

Bilmiyorum ki

Sanırım bi şeyler yazmalıyım.
Şey ona ihtiyacım vardı sanırım. 
Onu sana pek anlatmadım ama çizdim. 
Hep çizdim ben onu sana. 
O sanki anlatılamaz,çok az anlattım bu yüzden. 
Az yazdım onu, yazdığımda da yakıştırmadım. 
Ancak, sanırım artık bi şeyler yazmam gerek. 
Aslında o sarı idi. 
Sanırım o bir süredir aradığımdı. 
O romantik komedi oğlanımdı, sonsuz aşkım değildi ama çok özeldi.
Ve bi gün onun gitmesi gerekiyordu işte. 
Gitmek istemiyodu o, beni seviyodu ve ona göre giden bendim. 
Ben gitmedim, gidiyo gibi gözüktüm. 
Asıl giden, yeni aşklar yaşaması gereken oydu.  
Gitmek istemiyordu ama ben bir yoldum ve beni aşması gerekirdi. 
Çünkü o benim sonsuz aşkım değilse ben de onun sonsuz aşkı olamazdım. 
Vee o da beni aştı. 
Çünkü ben bir yolum, yollar aşılmak içindir. 
Ayrılmadık pek aslında. 
O başka yollar bulmaya, ben başka gezginler bulmaya gittim. 

Yağmurları daha çok sevebilseydi keşke.
Toprağı koklayabilseydi.
Benim gibi bakabilseydi hayata.
Benim gibi görebilseydi.
Benim gibi hissedebilseydi.
Bu kadar üşümezdi.
İnsanları sevsin çok sevsin.
Çok insan sevsin.
Çok aşık olsun.
Çok şeyin tadına baksın.
Daha çok yürüsün yağmurda.
Yağmura yakalanmadığından sevinmesin, yağmuru tadamadı diye üzülsün.
Ya da işte, nasıl isterse öyle olsun. 

Hepimiz nasıl istiyosak öyle olalım ya da, kimse bize şöyle ol demesin. Yağmuru sevmeyin, ıslanmayın, hissetmeyin, toprak kokusunu sevmeyin kiminiz. Kiminiz okumayın, kiminiz dinlemeyin, yürümeyin kiminiz,kiminiz düşünmeyin, kiminiz yazmayın, kiminiz konuşmayın, kiminiz güneşe kiminiz buluta çıkmayın. Nefret edin benden. Herkesten nefret edin. Müzikten de bir o kadar. Belki yaşamak istemezsiniz. Ama yaşayın olur mu ? kendiniz için 
yaşayın.
 

20 Ekim 2012 Cumartesi

Bütünüyle















Bazen çok üşüyorum. Bazen çok düşünüyorum. Bazen çok istiyorum. Bazen çok bıkıyorum. Bazen çok ağlıyorum. Bazen çok seviyorum. Bazen nefret ediyorum. Bazen çok şişmanım. Bazen çok zayıfım. Bazen çok kararlıyım. Bazen çok kararsızım. Bazen olmam gereken yerdeyim. Bazen söylemem gerekenleri söylüyorum. Bazen sevmem gerekenleri seviyorum. Ben hiç sevmem gerekenleri sevmiyorum. Bazen çok küçüğüm. Bazen çok büyüğüm. Bazen çok fazla yük var. Bazen çok boş hayat. Bazen düşünüyorum. Düşünüyorum. Düşünüyorum. Geleceğe gidiyorum bazen. Hiçbir şey görmüyorum. Yıllardır bilmiyorum. Ben hiç bilmiyorum. Bazen çok biliyorum. Bazen çok daha çok bilmek istiyorum. Bazen çok yazmak istiyorum. Bazen yaşamak istiyorum. Bazen mükemmel bir yazarım. Bazen dans etmeyi seviyorum. Ben hep dans etmeyi seviyorum. Bazen doğru olan o. Bazen doğru olan hiç o olmadı. Bazen çok güçlüyüm. Bazen hiç gücüm yok. Bazen konuşuyorum. Bazen susuyorum. Bazen insanlar umurumda değil. Aslında insanlar umurumda. Bazen çok çişim geliyo. Bazen kendim olabiliyorum. Bazen daha çok kendim olayım istiyorum. Bazen kendimi tanımak istiyorum. Bazen kim olduğumu kestiremiyorum. Keşke bilsem diyorum bazen. Bazen ne yapacağımı bilsem diyorum. Kim olacağımı bilsem diyorum. Ben hiç bilemiyorum. Zeki miyim bilmiyorum. Güzel miyim bilmiyorum. Yetenekli miyim bilmiyorum. Bazen ben bir HİÇim. Bazen her şeyim. Bazen varım. Bazen yokum. Bazen fahişeyim. Bazen feministim. Bazen komünistim. Bazen kapitalistim. Bazen faşistim. Bazen sana faşistim ben. Bazen kimsin sen. Bazen bulamıyorum. Bazen kafam çok karışık. Bazen gülümsüyorum. Bazen aşkla gülümsüyorum. Bazen üşüyorum. Genelde çok üşüyorum. 

Sanki herkes olması gereken yerde ben değilim gibi. Herkes kendisi için en yaşanası olanı bulmuş ben boşum gibi. Belki olmam gereken yer burası. Keşke hep yazsam, keşke çok yazsam, keşke yazabilecek kadar çok yaşasam. Keşke istediğim gibi yaşasam. Keşke nasıl yaşamak istediğimi bilsem ben. Hayatımızı kendimiz yazmıyoruz işte. Kim ne derse desin, hiçbir şey istediğimiz gibi değil. Üzerimize yüklenenler kadar güçlü değiliz. Düşünemiyoruz. Öylesine kelepçeliyiz ki. Öylesine elimizden bir şey gelmiyo ki. Keşke daha güçlü olabilsek. Keşke mantık diye bir şey olmasa. Gerçekler olmasa. Sadece çizsek, yeteneksiz olsak kaç yazar çizsek sadece. Şarkı söylesek, hissetsek. Keşke hayatta sanattan başka bir şey olmasa. Keşke bu bizim hayatımız olsa. Hissetmekten güzel ne var ? Dokunmaktan değil, ben hissetmekten bahsediyorum.  En küçük köşeye kadar. Titreten bir hissetmekten bahsediyorum ben. Ruhtan, başlı başında ruhtan ibaret olsak ne olurdu ? Ne gerek vardı ete, ne gerek vardı suya ? Keşke kendimiz çizebilsek dünyayı. Keşke dünya böylesine bize ait olmasa. Ya da keşke dünya her şeyiyle, hepimizin olsa. Ezilenlerin olsa dünya, güçsüzlerin olsa, hayal edebilenlerin olsa. Keşke bütünüyle sanatçıların olsa dünya, ya da kimsenin olmasa yine bütünüyle.  Keşke hepimiz acı çeksek, keşke daha çok acı çeksek. Keşke görebilsek hepimiz. Hepimiz Van Gogh gibi görsek, Mozart gibi görsek, Cahit Sıtkı gibi görsek. Tamamıyla kirli ya da tamamıyla temiz, tamamıyla aydınlık ya da tamamıyla karanlık görsek. Keşke tercihlerimiz olsa, daha iyi tercihlerimiz. Keşke bilim olmasa. Keşke yaz kış çıplak olsak. Keşke sadece dans etsek. Sadece acıkınca yesek. Gerekince gülsek, gerekince ağlasak. Keşke hepimizin tertemiz olsa kalbi. Arzularımız olmasa. Görmesek keşke, ya da bütünüyle görsek. Hepimiz kör olsak mesela. Hissetsek. 

Daha çok yürümeliyiz. Her yeri görmek istiyorum. Yeşil olan mavi olan gerçek olan her şeyi. Daha çok bisiklet olsa ortalıkta. Toprak olsa yollar. Biz toprak olsak. Çıplak olsak, yeni doğsak, konuşmayı bilmesek, yazmayı, matematiği bilmesek. Bilim olmasa. Sadece hissetsek. Bütünüyle. 

7 Ekim 2012 Pazar

Blogspot dünyasının en gerzek yazısı olduğuna iddaya girerim

Dün günlüğümle birlikte uyudum, bu nedenle sabah kalktığımda yatağımın altındaydı. Ödevimi hala bitirmedim, bacağım yara ve yürüyemiyorum. Fırat bi tivitler atıyo bana laf mı sokuyo diye düşünüyorum ama, bana laf sokuyosa da, anlamadım ki neden saldırıyo, sorunum yok onunla şahsen. Her neysee, okul iyi ehe. Ne yazayım bilmiyorum. Bi tane çocuk vardı lan, ehe deyince aklıma geldi, tumblrı vardı ama neydi ki adı tee unuttum. Çocuğun adını hatırlıyom da tumblrının adını unuttum ne güzel gider okurdum. Off gugıl her şeyin altını kırmızı çizdi yaa, saçmalıyorum ben dimi ? evet.

Voleybola başladım, aşırı mutluyum. Bir şeylerle uğraşmıyoken hayat çok sikko. Ve abi, hiç kitabım yok açıkçası kitaba harcayacak param da yok. Kitap alacağıma sergiye giderim kafasıyla almıyorum ve çok mutsuz çok yalnız hissediyorum. İnsan kitapsız yaşayabilir miymiş ya, yaşayamaz abi. İnsan ne ile yaşar ? kitap ile yaşar valla. Bi de yazarak. Dün aldım günlüğü öyle şeyler yazmışım ki görseniz. Ama yazacak bi şeyim yoktu sadece yazmak istiyodum. Çişim var, çok üşüyorum filan yazmışım hep. Ya aslında ergen sayfalara yazsalar beğenirdim yani, çok artistik yazmışım çünkü çişim varı. Siz şimdi inanmıyosunuz ama (ashdajsbdnasd). Sonra işte, ha dün şey diye düşündüm en vazgeçilmez eşyamı kırıcam ya da zarar vericem işte. Döndüm baktım kulaklığıma içim acıdı, bi şey yapmadım hayatıma. Sonraaa zaten anladım ki hayatımın en vazgeçilmez eşyası telefonummuş. Sonra bi şey yapmadım ona da. Ya ona zarar gelse üzülmem zaten (ajshdajksd) ama mesela biri bi kitabımı yırtsa içim acır, evladı ölmüşe dönerim. Sen kebapsın ben dönerim.  Ahahah cidden yazacak hiçbir şeyim yok yaa, ama canım yazmak istiyo banane.

Dur hafta içi neler oldu, işte okul vardı hafta içi. Yeni çorap aldım mesela. Ya ben bu bilgisayara beş dakikalığına girmiştim ama olmadı yazı yazmaya başladım. Odaklanma eksikliği mi var acaba bende, konudan konuya. Ama cidden bazen odaklanamıyorum, ne gerek var ki yani. Kollarımda güç yok zaten sor basıyorum klavyeye. Ödevim var zaten. Zaten zaten, günlüğümden bişiler yazayım diyorum, oraya da üşenmişim yazamamışım çizmişim (SHJKAHSDMASND) çizdiklerim de çöp adam. Ayyy ne aptalım çok gülüyorum kendime.
Kendimi çok güldürüyorum çok komiğim bence. Narsistlikte son nokta eheheh öhöhö. Of uykum geldi. Şu bebişe bakın çok tatlı.

Körökö kö kö kö kö. Ya bloğum bu iğrenç yazıyla kirlendi. İşte sonraaa, portakal suyunu çok severim ben.

DÜN Bİ ŞARKI BULDUM ÇOK GÜZEL İŞTEEE, O ŞARKI OF DİNLEYİN SÖZLERİNE DE BAKIN DİNLEMEZSENİZ KAKASINIZ.
Juno çok güzel bir film. Ve bu kıza tapıyorum. Şarkı buu  . Dinlerken ağlayabilirim bence, kendimde bu potansiyeli görüyorum. Çok tatlılar be.  3. dinleyişimi gerçekleştiriyorum şuan, art arda.

İpeği ve ipeği seviyorum. Bilmem kaçıncı kez söylüyorum, kızımın adını ipek koyucam.
Üşüyorum, üşümeyi sevmeyen insanların kafasını yaşamak istiyorum.
Toprağı seviyorum, toprağı sevmeyen insanların kafasını yaşamak istemiyorum, korkarım lan ben o kafadan.
OF TAMAM YETER SUSTUM.

30 Eylül 2012 Pazar

ben başlık değilim

Uzun zamandır yazı yazmıyorum. Bu güzel eylül bitmeden bir kez daha yazayım dedim, kalktım bu saatte bilgisayar başına geçtim. Aslında anlatacak hiçbir şeyim yok, ya da anlatmaya değer gelmiyo, ya da anlatmak istemiyorum. Okula başladım, okulum gayet iyi gidiyo. Hayal ettiğimin tersine genelde bütün arkadaşlarım kız, erkekler biraz çekingen çıktı. Konuşmuyolar bile. Evet ıı... okul güzel, bazı sorunlu insanlar var ama onlar beni kasmaz. Kendi halimde geçinip gidiyorum, eğleniyorum dans ediyorum. Arkadaşlarım ben ortalıkta dans ederken "napıyosun kendine gel" diyen tiplerden değil, bana katılan tiplerden. Okulda çok kasıntı insanlar var ama o da onların sorunu, asla kasıntı olamam bünyeme aykırı. Ya açıkçası ben 10-11-12 olsam 9lara çok gıcık olurdum, neden bu kadar havalı filan olmaya çalışıyolar anlamıyorum, rahat davransanıza adam gibi, ama yok aa rezillik. İnsanların ben arkadaşlarımla eğlenirken aç gözlerle bakışı da çok hoşuma gidiyo açıkçası. Hayatım boyunca bu böyle olmuştur, kasıntı insanlar rahat insanlara imrenir gözlerle bakmıştır hep. Ama hiç bizim gibi olamamışlardır. İnsanların etiketleri oldukları için üzülüyorum onlara. Karınlarına tekme atasım geliyo, fazla dik duruyolar, gereksiz bir diklik, burun çok havada. Neyse işte ben samimi kızlar çemberinin içine düştüm, ya da benim samimiyetimle öyle oldular bilmiyorum. Aaa, keşke oğlanlar da öyle olsa. İnsanın bi tane mi erkek arkadaşı olmaz lan, hani sevgili olmak için demiyorum yeminle, arkadaşım yok amınakoyiyim.
Free takılıyorum şuan sevgilim filan yok. İstemiyorum bıktım herkesten. Eğlenmek istiyorum sadece sanırım. Hiiç oğlanlara bakmıyorum başım eğik. Öğretmenleri sevdim, ingilizceci hariç. Mal karı. Tatlı insanlar hepsi. Ama tembellik ediyorum biraz bakalım sonumuz nasıl olacak. Oturup test çözen insanlardan korkuyorum açıkçası, benim olayım genelde yatmak. Okuldan gelince yatıyorum, sekiz ders çürüyorum arkadaş. Bir de zaten voleyvola çağırıldım, iyi oldu gibi bilemiyorum. Yoruluyorum ama eğleniyorum okulda, okul olsun diye bekliyorum resmen. Arkadaşlarımı çok sevdim eheh. Sooonra bişi diycektim unuttum bak. Ha hastalandım bi de, öyle yoruluyoruz ki. Salak gerizekalı milli eğitim bakanlığı 8 saat yaptı liseleri, ve 8. saatte öğretmenlerin ne yapacağını bilmediği seçmeli derslerimizi işliyor, daha çok boş dersler yaşıyoruz. Aman ne güzel boş ders demeyin, zaten canımız çıkmış, bir saat bir saattir arkadaş uyurduk o saatte biz.
Pek bir sosyal etkinliğe filan katılmadım açıkçası, insanlarla da ilk hafta tanıştığım kadar yani, çok fazla dokuzla tanışmadım. Eski okulumdaki iki sınıftaki öğrenci sayısının toplamı kadar 9. sınıf var okulumuzda 90 kişi. Hatta 80 filan. Kalabalık değiliz yani, herkesle tanışayım diyorum ama herkes de sıkıcı be, onlar gelsin tanışsın arkadaşım. Zaten hayatım boyunca insanları guruplandırdım ben, öyle yapmasam daha iyi olacak sanki. Bunlar havalı deyip hiç bulaşmıyorum, havalı oldukları için insanlara yaklaşmayınca onların gözünde ben havalı oluyorum. Ben öyle değilim arkadaşım, siz öylesiniz, öyleyseniz bana bulaşmayın. Ya tabii olabildiğince çok arakdaşım olsun isterim de ne bileyim işte.

Bu yazıya gece bir gibi başlamıştım annem kaldırdı beni bilgisayardan şuan saat üç, ne yazacağım unuttum haliyle. Tekrar okumaya da üşendim açıkçası. Şuan Queen dinliyorum. Annem ödev olmadığı sürece pc başına geçmemem gerektiğini söylüyo, umrumda değil. 15 tane soru çözdüm hakkım burası. Saat erken zaten ödevlerimi beş kez yaparım akşama kadar.
Bir de sürekli bilinmeyen arıyo kim ki o ?
Uzun zamandır kitap okumuyorum. Hayat garip kitap okumuyoken. Ne desem ki ? Chuck Palanhiuk kitabı okuyacağım, Günce.
Dans etmeyi seviyorum.
İyi günler, iyi aylar, iyi seneler, iyi ömürler, iyi sonsuzlar.

neden bu kadını koydum bilmiyorum, içimden geldi, tatlı bir insan 

14 Eylül 2012 Cuma

Sanki hayatımızın bir köşesinde tanışacak gibiyiz, tanışınca çok sevecek birbirimizi, martılardan bahsedecek gibi. 

Çimlerde, bulutlarda, denizlerde.

Bunu yaptırmadan ölmek istemiyormuş ipek. Unutmayalım bloğa koyayım, dedim.
Ben de mesela arkamda bir koleksiyon bırakmadan ölmek istemiyorum. Hiçbir zaman bir koleksiyonun sorumluluğuna erişemedim. Hiç olmadı. Param olmadı belki yeterince. Pul biriktiremedim sıkıcıydı, taşlarla ilgilenmiyordum, bilekliklerim olsun dedim gittiğim her şehirden, kaybettim hep. Bir keresinde bir filmde görmüştüm, kar küresi koleksiyonu yapıcaktım ama olmadı, hiç almadım. Çoraplarım var bir sürü, onlar olsun benim koleksiyonum dedim ama giyiyorum hep. Yırtılırlar mesela, atarım onları. Ayaklarım çok üşüyo. Hırka koleksiyonum olur belki. Evet. Hırka koleksiyonum olur. Tek bir hırkam, bütün koleksiyonum olur benim. Sonsuza değin yanımda olur.
Sonra atlı karıncaları severim ben. Binmeme izin vermiyolar hiç, binmedim uzun zamandır. Çok istedim, yalvardım bilet kesen insanlara ama kilo sınırı varmış. Küçükken binerdim, yine binmek istiyorum. Atlı karınca deyince aklıma berfinle emre geliyo, seviyorum arkadaşlarımı. Ne aptallar, aptallığıma katlanırlar. Carouselde böyle çiçekten tacı olan bi at vardı, benim atımdı o, hep ona binerdim. Yine binmek istiyorum.
Gezmek istiyorum mesela, bütün sergileri gezmek istiyorum, beklemek bilmek ve bir gün hepsini birden gezmek istiyorum. Her ay tekrarlamak istiyorum bunu.
En çok da ne istiyorum biliyo musunuz ? ama en çok istiyorum bunu böyle, çok istiyorum, bir yerin esnafınca tanınmak. Bütün esnaf tanısın beni, gideyim yanlarına "nasılsın mehmet amca" diyeyim, gülümsesinler bana istiyorum. Gideyim kitapçılara, çizgi romancılara mesela saatlerce sohbet edelim istiyorum, arkadaş olalım, oradan bir kahve içmeye gidelim istiyorum. Sıpcısacık olayım istiyorum, insanlar beni düşününce akıllarında kavhe, çay, en sevdikleri battaniye, hırkaları, atkıları gelsin istiyorum. Ben onları ısıtayım, sevgileri beni ısıtsın istiyorum.
Bir gün yalnız yaşıyo olmak istiyorum. Evlenene kadar ailesiyle yaşayanlar gibi değil. Bomboş evimde üç kat çorap, bir elektrikli sobayla donayım istiyorum. Güzel battaniyemle. Kazaklarımla.
Örmek istiyorum. Keşke daha kısa sürse.
En ucuz yerlerden en güzel şeyleri bulanlardan olmak istiyorum. AVMlerde değil, sokaklarda alış-veriş etmek istiyorum.
Kaçkar dağlarına gitmek istiyorum.
Bir gün, bir bardak şarapla, zevk alarak ısınmayı öğrenmeyi istiyorum.
Daha çok üşümek istiyorum.
Donarak ölmek istiyorum belki.
Gezerek ölmek istiyorum. Aşınmış ayakkabılarla, yaşanmış bir hayatla ölmek istiyorum. Çimlerde, bulutlarda, denizlerde.

6 Eylül 2012 Perşembe

mutluyum huzurluyum


Günlerim normal geçiyor. Sanırım bugün de, her zaman olduğu gibi, belli bir konu üzerine yazmıycam. Yazının  sonuna kadar neler olur belli olmaz. Ne konuşacağım hiçbir fikrim yok sanırım. Bir ilişki gibi bir şeyim yeni bitti. Kötü bitti, sanırım yani. Sonuç olarak bittiğinde benden nefret ediliyordu, hep öyle olur. Defalarca kez söyledim ben ilişkinin kötü tarafıyım diye. Aslında bu konu hakkında yazmak istemiyorum ama arkamdan konuşurlar diye korkuyorum ve bu neden umrumda bilmiyorum. Sadece ayrıldığım arkadaşın onu kandırdığımı düşünmesini istemiyorum, yaşadıklarımda dürüsttüm. Zaten yalan olsa o kadar uzatmazdım yani. Genelde yaşadığım her şeyin sonunda, ya da kaybettiğim herkesin, çok fazla ağlar kendimi parçalar beni hemen unuttu diye sinirlenirdim, profillerini takip ederdim. İlk defa böyle olmadı, ayrıldık ve bitti her şey. Mutluyum, bir blog yazmış onu okudum çok daha mutlu oldum. O mutlu olduğu için çok daha mutluyum. Beni unuttu, ya da bittikten sonra hiç üzülmedi diye çirkefleşmiyorum. Sanırım ilk defa karşımdakini düşünüyorum, bensiz daha mutlu olduğunu biliyorum, olacağını biliyordum. Benim için pek bir şey farketmiyor açıkçası. Bunu hemen hiç sevmemiş kandırmış diye algılamayın, ağlardım bile. Ama bu sefer ağlamadım. Mutlu olduğunu biliyorum bu bana iyi geliyo. Benim hayatım her zaman olduğu gibi, yokluğu iyi bile geldi. Biriyle birlikteyken hem kendimi hem karşımdakini yıpratıyorum sanırım. Çok garip bir haldeyim, çok huzurluyum kuş gibiyim. Hani bazı şeyler boşuna değil ya, ben de ona bir şeyler öğrettiğimi düşünüyorum -en azından benim gibi kızlara bulaşmaması gerektiğini- bu beni iyi ediyor. Bu sefer hiç üzülmedim hem de hiç.

Yeni bir sevgili için hazır değildim, yeni sorumluluklar yeni takıntılar için hazır değildim. Bu hazır olmayışlık hem onu yıprattı hem beni. Keşke en başından bulaşmasaydım diyorum. Benim yıpranmam umrumda değil, onun için yani. Benim gibi bir yükü kaldırmaya hazır değildi bence. Ama her ne olursa olsun, sanırım ikimiz de güzel anlar geçirdik, hoş anlar. Benden nefret etsin istemiyorum, beni iyi hatırlasın vee çok aşık olsun istiyorum, bana değil bir sürü başka kıza. Ve arkamdan dedikodu yapmasın eheh. Aşık olmak çok güzel bir şey, bana aşık olduğunu sanıyordu ama belki bir ay sonra belki bir hafta, ne şapşalmışım diyecek. Bunu desin, ama bunu derken beni gülümseyerek hatırlasın. Sevmesin aşık olmasın ama ben bir zamanlar onun hayatına girmiş manyak tatlı kız olayım, arkadaşı olayım. Ondan nefret ediyorum demesin. Umarım bu yazıyı da okur. 

Daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum, hoş şeyler yazdım sanırım. Normalde bu konu hakkında konuşmazdım bile ama ne bileyim, bir yazıyı  hakediyo sanırım. Sonuç olarak mutluyum çok mutluyum, sanırım o da mutlu, benim için bir sorun yok yani.

Evet sadece bana gelince: Uzun bir zaman aşık olmaya hiç ama hiç niyetim yok. Sanırım okulda bir sürü oğlan arkadaşım olacak, sevgili olma işini de seneye saklıyorum, ya da en azından birkaç ay sonrasına, belki beş ?
Hala gidememiş olduğum dans kursuna gelince, annem okul devam ederken dershaneye babam ve ben de kursa gitmemi istiyoruz. Bunun için kendimi kanıtlamalı ve derslerimde gerçekten iyi olmam gerekli yoksa, bekle beni dershane. Ayrıca, bu yaz evimiz baştan tadilat olduğu için ve birkaç eşyamız değiştiği için ve benim okul masraflarım olacağı için maddi durumumuz şu aralar pek iç açıcı değil. Yani kötü de değil de, çok iyi de değil anladınız siz. O yüzden bir de dans kursunun maddi yanı var, babamların işleri okul sezonuyla birlikte açılırsa, ya da şok bir gelişmeyle emekli maaşları milletvekillerininkiyle aynı seviyeye filan gelirse kesin gidiyorum demektir. Babamın bir arkadaşının dans okulu varmış fenerbahçede, biz avrupa yakasında yaşıyoruz fenerbahçe anadolu yakasında kalıyor. Eğer o kursa gidersem her haftasonu vapur yolculuğu yapacak olmak da bana çok çekici geldi, denizi ve martıları seviyorum. Babamın arkadaşı olduğundan ders ücretlerinin de azalacağını düşünüyorum eheh. Bu yüzden bir sorun çıkmaz sanırım. Güzel olacak. Kış için umutluyum. Yaz için de umutluydum gerçi ama, bana birkaç şey öğretip gitti. Bu sene güzel olacak, çok güzel. Bekle beni yeni hayatım, geliyorum. 

not: zehrayı hala sevmiyorum, destina adamımsın
dipnot: bu şarkıyı çok sevdim 

4 Eylül 2012 Salı

Öğüt bekliyorum

Hayatım gayet normal gidiyo, artık liseliyim, heyecanlıyım. Ya siz hepiniz benden büyüksünüz ya, bana üç beş öğüt verseniz lise için hiç fena olmaz, pek öğüt alacağım insan yok. Sosyal olmak istiyorum lisede, baya çok sosyalleşmek istiyorum, nasıl yaparım bilmiyorum, korkutuyo bu beni. Çok yılışık olma diyo biri, biri de çok burnu havada olma diyo, kendim ol diyo bazısı. Tamam arkadaşım kendim olayım d benim kendim nasıl haberiniz var mı sizin ? deli dolu manyak özürlü bir şeyim ben, severler mi ki ? sevcekler tabii lan, ben sevilmeyecek kız mıyım ? değilim. Sonra düşünüyorum açsam mı saçlarımı, azıcık kızartsam mı dudaklarımı, oğlanın yanına mı otursam kızın yanına mı, havalı görünenin yanına mı otursam mülayim görünenin mi ? kafayı yiyorum bunları düşünürken. Okul çantamı seçerken bile ablama sordum, bu çantayı alsam kokoş demezler dimi ? diye.

İlkokulu bu yüzden seviyorum işte, korkmuyorum hiçbir şeyden. Herkes eşit, en zengininin bile okula gelirken 5 kuruş parası yok. Kimse bakmaz yemeğini evden mi getirmiş diye, kimse bakmaz ayakkabıları güzel mi diye, kimse bakmaz çantası marka mı diye, kimse bakmaz kalemlerine, kimse bakmaz yediğine içtiğine. İlkokulda herkes kardeştir, herkes eşittir, herkes çocuktur ilkokulda.

Yıllardır bunu düşlüyorum, muhteşem olsun istiyorum, okula ilk girişim ilk izlenimim, lise hayatım, bu 4 yılım muhteşem olsun istiyorum. İstediğimin aksi olacak diye ödüm kopuyo, mutlu olmak sevilmek istiyorum. Hayatım boyunca hiç germedi bu beni, ortamlara hemen uyum sağladım, sevildim, kendi çapımda bir popülerliğim de vardı, germiyodu beni sevilmek sevilmemek. Ama ilk defa bu kadar önemsiyorum, insan yıllarca bir şeyin hayalini kurunca olacağının en iyisi olsun istiyo. Lütfen, lütfen en iyisi olsun. Öyle korkuyorum ki anlatamam. Eskiden benim gibi insanlar olsun isterdim ama artık istemiyorum. En iyileri olayım istiyorum. Hırs bürümüş gözümü allah kahretsin beni yaa, amerikan filmlerindeki manyak amigo kızlara benzedim, korktum şuan kendimden, feriha olmayayım ben ? olmam, karakterim el vermez buna.

Rahatlatmak istiyorum kendimi ama o kadar taktım ki her şeye, hangi ayakkabıyı alayım filan diye düşünüyorum, marka delisi de olmaya başladım korkudan. Ne yapacağım bilmiyorum, neden bu kadar önemsedim bunu ? Lisemi öğrendiğimden beri, hiç bahsetmedim bu konudan, cesaretim yoktu. İçimi boşaltmaya bile cesaretim yoktu. İçimi boşaltacağım kimse yoktu.

Hiç umrumda olmayan şeylerdi bunlar, ama bunun için 3 yıldır hayal kurduğum emek verdiğim hırslandığım gelince aklıma, bir tokat gibi çarptı yüzüme. Lisede mutlu olacağımı hayal etmiştim, muhteşem olacağımı, olamayacağını düşündüğümde çürüdüm. Yıllardır düğününü hayal eden kızlar gibiyim, her şeyi mükemmel hayal etmiş ama zamanı gelince o mükemmeliği yakalayamayacağını düşünen kızlar gibi. Onlar nasıl yıllarca düşlüyorsa o anı, ben de bunu düşledim, nikah masasına giderken topuğum kırılsın, tökezleyeyim, gelinliğime basayım istemiyorum. Mükemmel bir giriş olsun istiyorum.
Ve biliyorum ki, ne zaman en mükemmelini istesen, o en mükemmeli olmaz. Korkuyorum, korkunca çok üşüyorum, çok.

Furkan vol:2

Furkan bana benim için yazı yaz dedi ama yazmayı unuttum, çok özür diliyorum. Çocuk da beklemiş yavrum. Bloğum ne kadar "salak ve dandirik yazılar yeri"ne dönüşmüş olsa da bu yazıyı yazıcam.

Açıkçası, Furkanı tanımıyorum. Pek bir sohbetimiz de yok kendisiyle. Gideri olan bir çocuk, çok şekil saçları var. Komik yani, sevimli bir çocuk. Kaç gündür erteliyorum yazmayı bu gün de yazmazsam bok olucak.

Bazen sohbetten yazayım filan diyorum çocuğa, sonra yazmıyorum ne yazayım? utanıyorum sanırım. Nesinden utandığım hakkında hiçbir fikrim yok. Samimi aslında, ben de samimiyim yani biliyorum kendimi. Arada tivitleşiyoruz öyle, ne dersem çekiyo cevap veriyo sağolsun, hiç bozuntuya vermiyo. Kralımız o bizim. Daha fazla ne kadar uzatabilirim bilmiyorum. GLEE SEVİYO aferin ona, çok havalı bir durum bu bence, glee seven erkek çok yok çok çekici bir artı bu. Şarkı sevkimiz pek uyuşmuyo sanırım, nasıl filmlerden hoşlanır onu da bilmiyorum. İşte olur ya dışarıdan izlenim, bu dışarıdan izlenimim, sevimli yani sevimli çocuk. Sevdim ben. Sevgilisi var mı acaba ahahah, tamam hemen kaşarlığa bağlamayalım. Öyle işte. Sevdim kendisini inşallah o da beni sevmiştir (ajsdhajksd), bu kadar, sevgile furkan.

30 Ağustos 2012 Perşembe

aşktan yorulmak

Aşık olmayı bırakıyorum. Evet abi insan hayatta bir kere aşık olurmuş, bugün bunu anladım. Birini sevmekten nefret ediyorum, inatla kendime sevgili bulayım çabalarımdan bunaldım. Yapamıyorum işte, sevilmiyorum neden uğraşıyorum ki. Onun gibi olmıycak işte, kimse onun gibi olamaz. O bile kendisi gibi olamaz artık. Başka bi insandı o, artık başka bi insan. Üzülmüyorum, özlemiyorum, sevmiyorum -hiçbir erkeği.

Bugün kızlarla dışarı çıktık çok eğlendim, özlemişim hepsini bol bol sarıldım. Liselerimiz birbirine yakın olduğu için bol bol görüşücez kışın da. Okuyanlar bilir, hep liseye gidince bir sevgilim olacak bekle beni lise derdim ama, bu sene erkeklerden nefret ettiğimden, ya da sıkıldığımdan böyle bir şey olmayacak sanırım. Herkesle arkadaş olucam. Umarım birkaç sene içinde aşık olurum, çok aşık olurum. Hatta bu sene de olur, ama zoraki değil gerçek olsun işte. Bu sefer öyle olsun, lütfen.

Çıktığım herkesle aşık olmadan çıktım, ilişki bittiğinde aşıktım. Umutta bile öyle oldu, zorla çıktım zor aşık oldum. Ayrılmaya yakın deli divane hale gelmiştim ama bitti işte. Aslında zoraki aşık olunca, her şey o kadar zor ki. Kıskanıyosun ama, mücadele etmek gelmiyo içinden, sadece bırakıp gidiyosun. Öyle güzel bırakıyosun ki hem de. Asıl kötü olan yanı da bıraktıktan sonra kalbin hiç acımıyo. Müptela aşık olmaktan yoruldum, kıskanmaktan ve kıskanılmaktan, trip atmaktan ve trip görmekten hepsinden öylesine yoruldum ki. Kusasım geliyor. Artık sorumluluk almaya dayanamıyorum, kıskanmadan yapamıyorum ama artık kıskanmaya da dayanamıyorum. Beni yıpratıyo. Umrumda değil, eskiden bıraktığım insan üzülür diye üzülürdüm ama şuan o bile umrumda değil. Yazmış ya angutyus terk etmenin tadını bir kez alan bir daha kurtulamaz ondan, öyle bir terk eder ki, bana da öyle oldu sanırım. Terk etmenin kanlı tadını aldım bir daha da atmamam yakamdan. Şimdiye kadar hiç terk edilen olmadım, en son çıktığım çocuk beni terk etseydi pek de skimde olmazdı açıkçası.  Sanırım şu sevgili işine bu yıl hiç bulaşmıycam, benden vazgeçmeyip 2. sene de çıkma teklifi olursa artık düşünürüz bi şeyler.

Hiç böyle bir duruma düşmemiştim. Ne zaman kalbim acısa başka bi çocuk bulup o acıtınca başkasını o acıtınca başkasını... acımı dindirirdim. Şuan gerçekten hiçbir erkeği istemiyorum. Ya da bana sevgili gözüyle bakacak hiçbir erkeği, yavşanacak kız güzel kız gözüyle bakan. Normalde hep böyle baksınlar isterdim bana ama, şimdi sadece arkadaşım olsunlar istiyorum. Hiç erkek arkadaşım yok, erkeklerle sohbet etmeyi seviyorum. Eğlenceli oluyolar. Sonra onlarla flörtleşmeyi ya da ne bileyim, onlara sahip olmaya çalışmayı seviyorum. Ama bana aşık olunca biri, her şey sıkıcılaşıyo.

Eskiden istediğim, hayat amacıma dönüşmüş şeyler şuan öyle boş geliyo ki bana anlatamam , öyle sıkıcı ki. Ya sanırım ergenliğim azcık azcık geçiyo ondan oldu bunlar. Bir aralar da ateist takılıyodum mesela, sonra bir arkadaş demişti ki blogdan büyüyünce hiç böyle gelmiycek sana anlıycaksın, haklıymış vallahi. Hep böyle hayat sanırım. Şu sevgilisini bırakamayıp intikam almaya çalışan kızlar daha büyümemişler bence. Ya da ben çok bezginim. Çok yoruldum. İki sene sonra tempoma döner kaşar bi kız olurum, yıkarım ortalığı. Ama iki sene sonra.

Bugün bir arkadaşım kendime yavşak demem üzerine yavşak olan kız kendine yavşak demez dedi, bir mutlu oldum. Şevval seni seviyorum.

26 Ağustos 2012 Pazar

BFF


Berfin seni seviyorum. Evet sürekli benim hakkımda yazı yaz diyodun ya, bugün o gün güzelim.

Berfin dışarıdan bakınca tatlı, masum, şeker, canayakın bir kız. Ama eğer içeriye bakarsanız o tam bir MANYAK. Ahahah. Hakaret olsun diye söylemiyorum, ben de manyağım yani yoksa neden onla arkadaşlık edeyim.
Berfin başımın tatlı belası, açıkçası o olmasa hayatımın tadı tuzu adrenalini olmazdı.
Tam bir cici kız gibi görünür, melek, hanım hanımcık. Ama içinde öyle bi şey var ki adamın, bir şeyi kafaya koydu mu asla vazgeçmez, başarır ! İşte bu aşamada kafaya gereksiz şeyler koyması durumu bozuyor.
Berfinle konuşurken gerçek arkadaşlarım oluğunu esaslı bir şekilde hissedip huzur doluyorum vallahi.

Berfin bu dünyadaki en güzel ağlayan, en güzel gülen arkadaş, bi de ağlarken gülen en güzel. Ne kadar tipi çirkin olsa da, ağlayınca çok tatlı oluyor. Yani kafasını boynuma sokuşu dışında. Adam öyle bir ağlıyo ki, böyle sokuyo kafasını boynuma ıslak ıslak vıcık vıcık, ben de gıdıklanıyorum öyle olunca gülme tutuyo filan tam rezillik yani. Ama yerim be onu, böyle yaş gözlerle dolaşıp sarılınca birden dökülmesini yerim. Canım benim yaaa... Her neyse ahah.

Okul bittiğinden beri şu katıla katıla gülmelerim öyle az oluyo ki, işte berfin ve nazo olmayınca aşırı neşesiz bir hayat geçiriyorum ben. Özledim abi onları, ne salak onlar.

Popom çok terledi yazarken yaa. Pişiyorum şuan.

Berfin tam bir kaltak ! Ama onu suçalmıyorum ben de tam bir kaltağım. Of soyuncam şimdi çok sıcak. Tamam konumdan sapmıyorum. Ben tabii zamanında onun eski sevgilisinden alıntılar yaparak çok gıcık ettim onu şimdi o da bana yapıyo öküz.
Ay bi de aramızda manyakça bir hava atma şeyi var tamam mı ? o bana hava atıyo ben ona böyle yarışıyoruz kim üste çıkıcak filan. Befinin de çok kompleksi var ve ben hepsini biliyorum onların, benim de tek takık olduğum tarafım saçlarımdı bir zamanlar. Nefret ediyodum saçlarımdan, keşke normal olsalardı düz olsalardı diyodum böyle imreniyodum güzel saçlı insanlara amaaa, büyüdükçe anladım ki MUHTEŞEM saçlarım var, cidden muhteşemler. Çok güzeller farklılar çok seviyorum onları. E bu takıntım da geçince geriye hiç takıntım kalmıyo böyle olunca da berfinin oynayacak kozu kalmıyo. Şu hava atma yarışmalarını ben hep kazanınca, adam da üzülmeye başladı salak. Bence berfin BANA BULAŞMADIKÇA güzel bir kız yani.

Berfin çok gıcık, deli ediyo beni, gülme krizlerine sokuyo AMA ÇOK SEVİYORUM ONU ! ÖYLE ÇOK SEVİYORUM Kİ CANIM OYYY.  Hiç yalnız hissettirmiyo mal, aynı benim gibi lan o. Benim daha bi kız kız olan halim. Yok lan öyle de değil, benim biraz daha salak olan halim aynen AHSJJAHSDKJAHSJS.

Aslında romantik bir yazı olmasını bekliyodum ama, pek öyle olmadı. AMA SEVDİM LAN BEN YİNE DE. Berfin işte benim best friend forever'ım ahahaha :D burdan ona sevgilerle öptüm öptüm.


20 Ağustos 2012 Pazartesi

Furkan

Az önce yazı konusu bulmak için "tükrün aklı ya sıçarken ya kaçarken" dedim girdim tuvalete. Aslında sıçma işleminde pek çok düşünmedim, kısa sürdü zaten. Aslında en çok bilgisayar masasından tuvalete giden yolda düşündüm ben. Sanırım o sırada da altıma yapmaktan kaçıyodum. Ve baam ! atalarımı yine haklı çıkartıyorum ve kemiklerini sızlatmıyorum. Duyarlıyım çünkü ben. Gerçekten duyarlıyım.

Bu yıl ipek de ben de yeni bir hayata adım atıyoruz. Aslında bunun hakkında konuşmak istemiyorum. Mesela çiçekler hakkında ya da bulutlar hakkında konuşabiliriz, barış hakkında ya da müzik hakkında. Ama gelecek değil, henüz hazır değilim sanırım.

Çok huzurlu cici bir şarkı dinliyorum şuan. Adı hırka bilirsiniz hırkaları severim. Hırkaları kim sevmez ki. Hırkalar en iyi arkadaşlardır. Şunu da bilmenizi istiyorum, bu satırları yazan kişinin sadece bir tane hırkası var.  Bu kış aldım onu da, dedim ki hiç hırkam yok abi alayım. Ölümüne onu giyiyorum, hep yanımda. Hiç bırakmıycam onu lan, hep benimle olsun yumurcak. Çok seviyorum abi onu. Dirseklerinde de hani olur ya memurların şeysi, yaması, ondan var. Kahverengi bi şey.Seneye de giyerim diye bir beden büyük aldım, ha bi de bol giyinirim ben. Kışları çok özledim abi... Üşümeyi çok özledim. Üşümeyi çok seviyorum. Psikopat bi şekilde çoook seviyorum, haz alıyorum bundan. Ama böyle vantilatörün üşütmesi değil, ya da denizin mesela, ya da klimanın üşütmesini. Rüzgarın üşütmesini seviyorum ben, güzel kokusunu seviyorum, mücadelesini seviyorum. Yağmur sonrası üşümeleri seviyorum ben. Biraz üşürsün hani, korkarsın sonra üşümekten, sonra kafa tutarsın rüzgara inadına yürürsün ve artık üşüyomuş gibi hissetmezsin ya, onu severim işte ben.
Kışın her şeyini severim ben. Tüm rezilliğiyle severim. Baharı da severim, sonbaharı da, yazı da severim ama az severim onu. Her şeyi severim ki ben. Ama en çok kazakları severim. Renklerini severim, desenlerini severim, yüceliklerini severim, azlıklarını severim mesela, emeklerini severim, bakışlarını severim, şevkatlerini severim... Kazakları en çok severim ben.
Kar var bi de mesela. Onun hakkında çok konuşmak istemiyorum aslında. Kanın en güzel yanı melek yapmaktır başka da tanımam ben kar mar. Kara teslimiyeti severim, kendini yere salarkenki güveni ve özgürlüğü severim ben. Ablama öyle bırakamam kendimi, babama anneme bırakamam, ama kara bırakırım. Öyle bir bırakırım ki kar bile şaşar. En çok kara güvenirim ben, hiç de acıtmaz canımı.

Geçenlerde bir arkadaşıma çimleri ne kadar çok sevdiğimi anlatıyodum. Umrunda değildi, dalga geçiyorum sanıyodu, sadece geveliyodum. Ama gerçekten severim ben çimleri. Belki çok tanımadığım için onları, ayda bir kez anca gördüğüm için belki, belki benim gibi özgür olmadıkları için, çimleri çok severim ben. Huzur doludurlar, can doludurlar, şevk hayat doludurlar çimler. Ama pek yoklar. Belki olsalar bu kadar sevmem, ama özlüyorum bazen, gerçekten özlüyorum hem de. Kokularını hayal ediyorum, yağmurun onlara değişini hayal ediyorum, yağmurdan sonraki kokularını hayal ediyorum. Ama yaşamıyorum. Yaşayamıyorum. Çimlerde yatmak öyle bir huzur öyle bir güzellik ki benim için, kendimi mutlu hayal ettiğimde çimlerde oluyorum hep. Çimler benim gibi, çimler bizim gibi.

Küçükken bahçemiz vardı bir tane, ne güzel bahçeydi o. Hiçbir bok yoktu, betondu yerleri, tuğladandı duvarları, üstünü kaplamış bir sarmaşık vardı bizim balkon bahçeye çıkardı. Güzeldi yine de, yeşildi huzurdu. Ne bileyim, evdi orası evcilikti. Doğaydı orası, biraz doğaydı, küçük doğaydı. Kuyusu vardı bi tane, içilmezdi ama suyu. Kuzenim bi kere içmişti de hastanelik olmuştu filan falan. Ama görseniz, öyle öyle güzeldi ki. Artık yok. Yıktılar kaldırım yaptılar yerine. Artık balkonumuz küçük bir doğaya değil, sokağa açılıyor, kaldırıma açılıyor. Çok gördüler küçücük şeyi bize. Çok güzeldi o zamanlar. Balkonumuzu da zaten camladılar artık oda gibi oldu, sarmaşıklarımızı da çıkarttılar yoldular attılar işte. Orada oturup çay içmiyoruz artık, salonumuzda oturuyoruz televizyon izliyoruz. Çirkin salonumuz.
Gerçi çoğu istanbulluya nazaran yeşil bir yerde yaşıyoruz. Evimizin altında böyle bomboş bir arsa var ötesinde bir bahçe bahçede üçbeş uzun ağaç. Yeşillik işte. Yine şanslıyız yani.
Üzüldüğüm şey çocuklarımın göremeyeceği bunları. Küçücük bir çim için ağlayacakları. Ya da pislik olacakları küçücük bir çim için ağlayacakları ama istemiyorum diye. Nasıl olacak benim çocuklarım ? güzel olsunlar. Yaşasınlar benim çocuklarım, yaşasınlar.

14 Ağustos 2012 Salı

sevgilim olsun, gerisini siktir et

"Hayal et. Tıpkı olacakmış gibi hayal et.. Aşık ol mesela. O seni sevmese de sen inadına aşık ol. Aşık olmak güzeldir. Kim olursa olsun-kim ne derse desin.."

Onur kendisinden beklenmeyecek bir pozitiflikle bloğuna bu satırları yazınca dedim ki "kalk kız aşık ol biraz". Kalktım aşık olayım diye ama bir görseniz ne tatlıyım aman ne pembeyim böyle uçuş uçuş çiçek çiçek. Böyle müzik dinlemeler, hoppidik hoppidik dans etmeler, resim çizip yazı yazmalar, etrafa saçılan gülücükler filan tam bir polyannaya dönüştüm ben deerken, dedim ki "aşk var da aşık olacak adam yok" işte ben de bakınmaya başladım. Tivitırda bi çocuk görmüştüm tesadüfe, aklımdan çıkmıyordu çocuğun suratı, dedim ona aşık olayım aman ne şeker çocuktu filan falan sonra "tanımadığın adama aşık mı olunurmuş acaba salak" kafasına girip vazgeçtim çocuktan. Pek de bi şey değilmiş zaten hevesim kaçtı eheheh. Soonra tabii bakınmaya devam ediyorum, bildiğiniz kadarıyla da pek bir yalnız pek bir asosyal pek bir arkadaşsızım gittim salak ben en yakınımdaki en sıcak en cici insanı bulup aşık olmaya karar verdim. Adam böyle nasıl umuta benziyo, aynı burçlar filan şapşal ikisi de filan dedim işte bu tamamdır. Adam da kimseyle çıkmamış daha zaten dünden meraklı sevgilim olsun filan diye hiç yadırgamadı yavşaklığımı hemen benimsedi böyle, hoşuna gitti sanırsam. Benim de adam çıkma teklifi etcek mecburen kabul etcem -o kadar yavşıyorum çünkü- diye nasıl ödüm kopuyo nasıl tırsıyorum anlatamam öyle böyle değil. Ama böyle bir inadına da saldırıyorum yani. Biraz veriyorum gazııı çekiyorum veriyorum filan bir salaklaşmalar. Ama o sıradaki kafa da şu kafa "ben adamı istemiyorum, o beni istiyo". Kendisi de iltifatlar filan ediyor haliyle,böyle bir cicilik, bir aşık haller filan aman sevgili olalım kafasında ben de iyice dedim ki "aşık oldu bu banaaa, oldu kii" filan yani girdim havaya utanmasam adama aşkım dicem öyle böyle değil. Baya sevgili gibi takılıyoruz filan elalem gelcek "hayırlı olsun sevgili yapmışın" diyecek o kadar yani ben salak salak ipeğe filan anlatıyorum "adam bana böyle diyo şöyle diyo" . Sooonracıma ama ben de bi yandan çıkma teklifi etmesin diye diyorum ki işte, keşke internetten olmasaydın vs. İşte kız resimleri gönderiyorum çocuğa diyo ki "hiçbiri senden tatlı değeeel". Ben ama anlatamam GÖKLERDEYİM göklerde !! ego patlamaları yaşıyorum !! adam bana aşık filan nasıl kafayı yedim ya şuan anlatamam imkansız yani. Sonra işte gece oldu filan ben iyice havaya girdim, geceleri bir de bir özgüven patlaması yaşıyorum bir açık sözlü oluyorum filan iyice giriştim adama. Kocacım filan diyorum. Adam başladı zehra şöyle yaptı böyle yaprı onu hiç sevmiyom unuttum bıt bıt. Tamam abi diyorum hadi bak aa kocacım. Yok başladı, berfin şöyle tivit atmış böyle tivit atmış aman ne tatlı kız git yanaklarını sık. Diyorum ki "ABİ ! TAMAM ! az izin verirsen yavşıycaz şurda" anam yok YOK YANİ YOK adam diyo illa yavşama. Seni biz evimize alalım kardeş olalım kafalarına girdi, konuşuyo başım çok ağrıyo arkadaşım yatsa yatıcam (yani benim için ayakta değil, arkadaşı için ayakta). Ben sinirlendim tabii, bi de evlerine kardeş gidicem ya adama abi demeye başladım. İşte konuşuyo abi deme bana diye ben daha çok diyorum. Sonra "kankam arkadaşım abim dostum" gibi bi şey dedim, sanıyorum ki adam sinirlencek biz nerdeyse çıkıyoduk diye, demesin mi "diğerleri olur da abi olmasın" diye. Ben bir fıttırdım amaaa, o bu yani. Ben işte eski ıaa ilgiyi kazanmak için savaşıyorum böyle yine aşık (!) olsun bana diye filan. Adam dedi ki "seni seviyorum ama mesafeleeer". Dedim "LAN ! NOLUYO LAN o beni istiyodu ben istemiyodum, çıkmıyodum ben onla, HATTA LAN SIRF ÇIKMA TEKLİFİ EDERSE REDDEDİCEM KIRILIKCAK DİYE KORKUYODUM noldu lan şimdi noldu amınakoyiyim ?!"
Ben bir sinirlendim bir atarlandım, adam zaten 5 dakikada bir cevap veriyo filan. Tivit atıyorum ben de atarlı atarlı böyle. Adam işte dedi "kime aşık oldun sen" yapıştırdım sananeyi, ay bi de utanmaz atarlandı siktirdigitti.
Anladım ki, bu çocuk herkes gibi. Özel bi yanı yok yani, beni sevdiği filan da yok. Benim yaptığımı ipek yapsa berfin yapsa bir şey farketmezdi onun için zaten. Sevgilisi olsun yeterdi. Sevgili istiyodu lan sadece sevgili yani. Kandırdı lan beni aşıkmış gibi davrandı filan beni sadece "kız" olarak gördü mesela, ben sadece sevgili olacak cinsiyettim onun için. O kadar sığ idi ki. Bir sevgilisi olsun diye sevdiği kızdan vazgeçebilirdi, vazgeçti. Sevgili istiyodu, sevgili çok istiyodu diğer her şey önemsizdi.
aşk meşk sevgi sevgili

Dönüyorum ve size soruyorum ey erkekler, ya da, ey erkek neden bu kadar sığsın lan ? ne bu sevgili merakı amınakoyiyim ? değer mi lan buna ? değer mi sence ? sevgilim olsun diye bu kadar aptallığa bu kadar küçülmeye bu kadar sığlaşmaya değer mi ? sevgili demek ne demek lan ? bu kadar mı lan ? bu kadar önemli mi ?
Abi bakın eğer sevgili istiyosanız ilk yapacağınız şey şu, sevgili istemeyin. Eğer çok isterseniz gelmez abi. Böyle istemiyceksiniz, skiyim sevgilisini diyceksiniz bak nasıl geliyor, şaşıracaksınız. Eğer herkese sevgili gözüyle bakarsanız kimseniz kalmaz. Bak ben size söyleyeyim. Dinleyin beni.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Biraz yazayım dedim

Geçen gün fark ettim ki birine aşık olmaktan korkuyorum. Bir sürü çocuktan hoşlanıyorum ama bana çıkma teklifi edebilecekleri düşüncesi beni çok korkutuyo. Bir çocuktan hoşlanmak da istemiyorum aslında. Çok yorgunum çok yoruldum. Bütün erkekler beni yoruyo, sinirlendiriyo, yıpratıyo. Mesajlarını bekliyorum, gülmelerini bekliyorum, beni sevmelerini bekliyorum, beni fark etmelerini bekliyorum, önemsemelerini bekliyorum. Çok da göründüğüm gibi umursamaz değilim.

İnternetten nefret ediyorum ama onsuz yapamıyorum. Sürekli daha çok insana daha çok kitleye ihtiyacım var. Dışarı çıkıp birileriyle tanışmak istiyorum, ya da sosyalleşebileceğim bir yer olsa fena olmaz mesela. İstanbul amma zor yer ya. Biriyle tanışman için illa gıdısının gıdısı olması gerekiyo yani. Cesaretlendim dans kursu aradım onu da bulamadım zaten. Ne gereksiz bi şeyim ben amınakoyayım. Hayatımın en kötü yaz tatilini geçiyorum ve okulu İPLE ÇEKİYORUM hemen gelsin ve of.
Kendimi sevmiyorum ya, bütün kızlar gibi olmak istiyorum. Bütün kızlar bunu nasıl başarıyo ? yani çok kız olmayı. Ben neden yapamıyorum. Abi ben şu erkeklerin kız olarak görmediklerindenim bence. Ben de şöyle bi "istenen" olsaydım fena olmazdı. Çok boş şeyler yaşıyorum.

Nutella krizine girmek istiyorum filan, şöyle bi bunalım geçirmek olsun. OLMUYO AMK. Ya şişmanlamak istiyorum gerçekten istiyorum ! İSTEDİĞİM TEK BİR ŞEY, CİDDİYİM TEK BİR ŞEY GERÇEKLEŞSEYDİ NOLURDU ? Yazın yapılacaklar listeme koyayım. YAZA DA KOYAYIM. Kış gelsin istiyorum. Renkli kazaklar giyeyim istiyorum ve güleyim istiyorum. Kış hep aklıma tatlı bi gülümseme getiriyo, yaz ise bunalım sıkıntı..........

Saçları güzel olan her kızın, açık açık söylüyorum, ALLAH BELASINI VERSİN. Ben abi, saçlarımı açamıyorum ya. Ne bileyim bi korkuyorum. Fazla kız hissediyorum ve sürekli onları kontrol etmem gerekiyomuş gibi geliyo. Katı katı durunca sinirim bozuluyo. Sonra saçlarım açık olunca sanki yüzüm böyle çok karanlık gözüküyo gibi geliyo filan. Şişmanlasam böyle olmaz ama. AMA NE YİYEYİM Kİ. SİKTİĞİMİN YEMEKLERİ HEPİNİZ AYNISINIZ SIKILDIM HEPİNİZDEN. Yiyemiyorum abi midem almıyo ne yapayım ben yaa ? o hastalıktan mı oldum acaba çok korkuyorum. Abi sadece çikolatayla mı beslensem acaba ? insanlar nasıl şişmanlıyor pardon ? biri bana söylesin bunu ! Kaka yapmasam mı abi artık yaa ? ne yapayım ne ?!

Sürekli ağlamak istiyorum ve herkes ölsün istiyorum. Ağır ergenim. Çok yorgunum. Her şey çok basit ama bana çok zor geliyo.

Siktiğimin evinden nefret ediyorum. Çıkıp saatlerce gezesim var, keşke çıkıp saatlerce sıkılmadan gezeceğim biri olsa. Öylece oturup konuşsak. Bir şey yapmak istediğim yok sadece evde olmak istemiyorum.

Evde olmak istemememin sebebi ailem değil. Yani dışarısı olacaksa onlarla da olabilir. Ben genel olarak evi sevmiyorum. Gerçi annem ve babamlayken evde olduğu gibi hep telefonla ilgileniyorum ama olsun..... Hayır olmasın. Arkadaş edinmek neden bu kadar zor ki ? yani GERÇEK olanlardan yüz yüze böyle. İşte asıl özenilesi insanlar bunu çok kolay yapabilenler bence. Sikeyim ki tanışacağım yer olsa ben de tanışırım. Ya da tanıştıracak kişi. Evde kısılı kaldım böyle, boğuluyorum.

2 Ağustos 2012 Perşembe

Mim ve bir şeyler :D

Tuvaletteyken ya da duştayken yaptığım röportajların haddi hesabı yok, eğer bir gün ünlü olup bir programa katılırsam konuşacağım her şey hazır sanırım ehe.

Aslıda, dans etmek istiyordum. Bunu daha önce yazmıştım. Ama olmadı hayallerim gerçekleşmedi vee bu yaz dans kursuna gitmedim. Tabii yaz daha bitmedi ama, olmayacak sanırım. Neyse umudumu kesmedim, gidicem o kursa! Keşke çocukluğundan itibaren bunun içinde olanlar kadar şanslı olsaydım.

Şimdi ıı, bir mim başlatmak istiyorum. Bu şöyle olsun, hepimiz kötü hissettiğimizde neler yapınca mutlu olduğumuzu yazalım.
Tamam başlıyorum.

Mutsuz olduğumda genelde eğlenceli şarkılar açıp dans ederim. Bu gerçekten bana iyi geliyo, kendimi kaptırıyorum ve diğer her şeyi unutuyorum. Hayat o anda benim etrafımda dönüyomuş gibi oluyo, bu hoşuma gidiyo. İkinci olarak da blog yazıyorum, buranın bana ait oluşu gerçekten huzur verici. Burası ben olduğum tek yer ve aslında düşündüm de beni seviyorum. Blog yazarken kendimi çok güçlü hissediyorum böyle her şeyi yapabilirmiş gibi. Sövüyorum sayıyorum ve kimse beni yargılamıyo. Blog yazarken kendimi yalnız hissetmiyorum, sanki burası benim krallığmmış gibi. Kimse okumasa da umrumda olmuyor. Burası her daim beni mutlu kılıyo, blog yazarken çay içmek muhteşem bi şey özellikle ehe. Normalde blog yazarken sakız çiğnerdim ama artık diş tellerim olduğu için bu pek mümkün olmuyor. Sanırım saçmaladım. Neyse işe bu kadar ehe.

Mimlenenler: Mia Wallace Sarı Vosvos Çakma Samurai QueenE ya da Elly vee Fırat Bulduk 

İşte mim konusunu tekrar yazayım : Kötü hissettiğimde neler yaparsam mutlu olurum.

31 Temmuz 2012 Salı

bloğumu da lanetlemekten korkuyorum

Okumasanız da alınmam

Fırat canımı sıktı gitti mal. Ay cidden hiç bu kadar sıkıldığımı hissetmemiştim. Gıcık oldum çok pis. Arkadaşa gıcık olma seansları vol1234575411. Sevmiyorum şuan onu. Emreyi de sevmiyorum. Hiç kimseyi sevmiyorum amk. İpeklerimi seviyorum.

Tatildeydim. Hiçbir şey olmadı. Gerçekten güzel bir tatildi aksini iddia edemem ama öyleydi işte. Dün eve döneceğiz tüm gece telefonum şarjdaydı ama şarj olmamış, bozulmuş. 6 saatlik bir yol var önümde, telefonumun şarjı yok. Otobüsün gelmesini beklerken de taktım şarja ama bir kutu bile dolmadı. Şarjım yoktu ama telefon daha kapanmamıştı, Fıratın mesajına tam cevap verecekken telefon kapandı...

Gözlerim yaşardı ağlamaya başladım. Fırata cevap veremedim diye ağlamıyodum, tahmin ederdi edemese bile sabah açıklardım kızmazdı bana. Telefonum açılmıyo diye de ağlamıyodum, sanki hiç telefonsuz kalmamış mıydım ? 6 saat dayanabilirdim.
Ben dün gece istediğim hiçbir şey olmadı diye ağladım. Hayaller kuruyorum, ama hiçbiri gerçekleşmiyo. Dua ediyorum, inançlıyım ama sanki her şey daha da kötüleşiyo. Her şeyden bıktım. Usluyum ama şirinleri göremiyorum.Şuan da ağlıyorum, ben hep ağlarım. Fıratın zaten morali bozukken bencillik ettiğim içinde bir piçim kaşarım ibneyim. Kendimi sevmiyorum, sıkıldım kendimi sevmekten. Herhangi bir şeyi sevmekten sıkıldım. Hiç mutlu olamıycam işte. Kedili kadınlardan biri olucam, yalnız olucam hep.
Bunları söylemek istemiyorum ama öylesine umutsuzum ki. Korkuyorum üzülüyorum.

Artık şu "sevgili" olayından vazgeçtim. Hiçbir erkek istemiyorum, ne yapıcam ki sevgiliyi. Gerek yok, yalnızken iyiyim. Gülümseyecek başka şeyler de bulabilirim değil mi ? Umutsuz olmıycam ya, bu korkutucu. Ama umutlu da olmıycam. Yaşamaktan çok yoruldum.

Dans etmek istiyordum, bir çocuk istiyordum, okumak istiyordum, izlemek istiyordum, güzel bir resim istiyordum, bol bol gezmek istiyordum, bol bol arkadaş istiyordum, güzel olmak istiyordum...olmadı.
İstediğim hiçbir şey olmadı. Beni sevmediler. Üzülüyorum. Kendime acıyorum bazen. Sorunum bu sanırım, ben hep kendimi düşünüyorum.
Bir ceza veriyo Tanrı bana, bu cezadan çok yoruldum.
Pes etmeme çok az kaldı ama, belki bir sınavdır bu. Sınavlardan da çok yoruldum ben. Neden mutlu olamıyorum ki ?
Deli gibi kıskanıyorum. Ne İpeğin mutluluğunu paylaşabiliyorum, ne Fıratın üzüntüsünü. Üzgün olmayı bile özlüyorum. Ben daha çok çaresiz hissediyorum çünkü. Sürekli ağlamak istiyorum. geçecek bence.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

bi

Yarın tatile gidiyorum vee bir hafta yokum. Bu sırada kaçmayın eheh. Bir hafta sonra geldiğimde umarım kolumda bir çocuk, anlatacak bir sürü hikayem olur. Kendinize iyi bakın mutlu olun ama kıskandırmayın. 

22 Temmuz 2012 Pazar

Selam günlüğüm


(..)"Güneş her sabah daha harika parlayıp bize hayatın yaşanası olduğunu söylerken hadi bırakın parasızlığı, eski sevgilinizi, aşk acınızı , sizi mutsuz kılan duygularınızı, gururunuzu, küçük düşme korkunuzu, aile sıkıntılarınızı, hayatın tekdüzeliğini, intihar isteğinizi...Hadi hepsini bir yana bırakın ve hayatın ne kadar güzel olduğuna bakın. "(..)

19 Temmuz 2012 Perşembe

İçimi boşalttım

Çok mutluyum, çok çok mutluyum.
Yazayım da kıskansın.

İki haftadır şöyle böyle çıkmıştım şu bunalımdan. Kitap okursam daha iyi olurum dedim. Daha iyi olmadım. Kitap mutlu sonla bitmedi. Beni de cenin pozisyonuna soktu bu olay. Böyle bebeliğimden beri çektiğim bütün aşk acıları su yüzüne çıktı sanki. Şuan düşündüm de pek de skimde değil, zaten bir skim de yok. Ama böyle yazı yazarken bi özgüven geliyo bana bi böyle ooooh sanki el bebek gül bebek aman güçlü kız hiç üzülmez oluyorum. Üç beş yüzümü güldürecek çocuk da sevdiceğinden bahsedince ben iyice hoppalaa gidiyorum. Allahım ben ne pisim yaa. Tam şu ibnelerdenim, kullanıp kullanıp atan, adamların haberi yok. Vallahi beni mutlu etmiyosanız sikitrin gidin sizin dertlerinizi dinleyemem kafasındayım. Zaten başlayınca biri dertlerinden kapatıyorum hemen konuyu bir bay baylar filan aman salağım salak. Yazı yazarken üzerimdeki bütün takıları teker teker çıkarıyorum valla. Südyen olsa onu da çıkartırım da artık aramız pek iyi değil hiç kullanmıyorum kendisini. Üç beş taş taktım enerji versin diye ama vermiyo amcıklar çıkardım onları da. Ablamcım yeni Paulo Coelho kitabı getirmiş ama okuyasım yok hiç. Hani okuyasım var da, edebi bi şey okuyasım yok. Zaten hep mutlu bitiyo o kitaplar ama her şey öyle değilmiş bak. Şu okuduğum kitaptaki çocuk üzülmesin diye gidip ayakkabılarını yalayarak temizleyesim var yemin ederim. Ya da müjganı yolasım var. Yemin ederim hayatımın bütün aşklarını o şirref şıllık orospu kızda gördüm lan aaaa.
Bir yandan da erkeklerin nasıl baktığını da öğrenmiş olduk. Umut beeey umut bey, siz de öyleydiniz dimi ? hiç konuşma hiç hiç. Şuan terbiyemi daha fazla bozamayacağımdan konuşamıyorum ama, neyse.
Adamcağız benim yaptığım bütün gurursuzlukları yapıp yalvardı kıza ama nafile. Ayıp be ayıp. Böyle pis şeyleri emrede yapmadığım için mutluyum lan vallahi. Bıraktım direk adamla konuşmayı kestim arkadaşlığı filan. Böyle daha iyi olmuş. Ama var ya umutta anladım sevsem sümükleşirmişim ona da, ama hiç sümükleşmedim. Bebe yanılmasıymış işte o. Ne yani umut mu gerçekmiş ? onura söylesem dövse onu lan. Ne dövcek be. Ya şuan adam sıfır umrumda değilmiş gibi hissediyorum veee, cidden bunları yazarken hiçbir şey hissetmiyorum ama neden ağladım ki o zaman ? anlamıyorum.
Belki sadece çektiğim acılar geliyo aklıma. Beni unut deyişi filan, usanması benden. Ben kendime kızıyorum lan aslında. Her şey o kadar gerçek gelmişti ki, neyi gerçekti amınakoduğum neyi yani ? görük bak gerçeği aha gerçek. SENDEN NEFRET EDİYORUM TİKSİNİYORUM. aha gerçek bu yasemin bu amınakoduğum.
Neyse artık atlattık önümüzdeki bebelere bakıyoruz.
Vallahi şu çocukların kızların ne kadar yavşak olabileceğiyle yüzleştikleri an dünyanın sonu gelecek.
Bendeki de ne özgüven patlaması şu son yazılarda, klavyeye bakmadan yazarım lan havaları filan. Yazamıyosun işte mal diretme yani.
Ay çok sinirliydim geçti hepsi birden yaa. Sevmiştim o sinirlilik anını. Verseniz her şeyi parçalayabilirdim. Manyak mıyım ben acaba ? zevk mi alıyorum üzülmekten ne ki bu ? olabilir valla olabilir.

Bazen bloğa gelip, hani beni tanımıyosunuz sayılır ya, canım şey demek istiyodu "ben aslında çok komik eğlenceli kızımdır lan ehe ehe" . Sonra da anladım kiii, aslında benim kendime dönüp demem gerekiyomuş ki, "sen komik değilsin yase, sen busun". Evet sonra anladım ki ben bu canını yediğim blogda neysem oyum. Kimse tanımıyo beni aslında ehe ehe. Ay bir kere onur bana "sen mi komiksin o.O" demişti de nasıl gücenmiştiiiim nasıl. Çünkü ben hep ortamlardaki güldüren deli dolu aman zıp zıp hop hop adamlardanımdır bana böyle demesi koymuştu yani. Ertesi gün ezik ezik böyle "eğlenceliyim dimi lan ben?" diye arkadaşlarıma sormuştum. Tabi eğlenceliyim sikkafalı.
Var ya okulun en savdiğim yanı bana küfür öğretmiş olması yeminle. İnsan küfür ederken kendini öyle bi iğrenç böyle, pislik, kimsenin istemeyeceği, gelin almayacağı, kötü aile kızı, işte tüm pis komünist işçi sınıfı anarşist (bunlara kötü demiyorum yani insanlar öyle düşünüyo) hissediyo ki, aman allahım öyle bir haz veriyo ki bu bana, anlatamam size yani. Bi blog yazarken bi de kızlarla konuşurken deli gibi ağzı bozuk pis iğrenç salağın tekiyim, erkek gibiyim. Ama erkeklerle konuşmaya gelince iş, öylesine tatlı öylesine şeker konuşuyorum ki ağzımdan bal damlıyo valla, he bi de erkek anneleriyle konuşurken eheheh.
Ben ne zaman bu kadar pis bir kız oldum hiçbir fikrim yok.

Okuduğunuz için teşekkürler, okumadıyasanız zaten teşekkürü görmezsiniz eheh. İçimi boşalttım işte. Mutlu olun ama kıskandırmayın canlarım.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

saçma ve saçmama

Evde oturuyorum. Sürekli. Canım deli gibi sıkılıyo. Dışarı çıkacak ya da konuşacak kimse bulamıyorum. Yanlışlıkla depresyona mı girdim acaba diyorum. Kim bilir ?
Haftalardır umuttan haber almıyorum. Yani ne profiline giriyorum, ne de arkadaşlarım yetiştiriyo bi şeyler. İyiyim ya. Hayatı sikeceğim günleri bekliyorum işte.

Aaağh bi kaç yeni arkadaşım var. Emre onunla 2 ay önce filan tanıştık sanırım. İyi aramız çok iyi. Bana çok destek oluyo, salyamı sümüğümü çekiyoi seviyo, sayıyo, sarılıyo filan. Onu seviyorum ya. Sevgimin çoğunu ona ayırıyorum. İyi biri. Bana iyi geliyo, kendimi yanında huzurlu hissediyorum. Sonra Fırat var. eheh. Normalde tanıştığım her erkeğe şöyle bi bundan sevgili olur mu buna yavşanır mı diye bi bakarım düşünürüm filan ama Fırata öyle bakamıyorum. Öylesine tatlı ki inanamazsınız. İnsana tüm hayat enerjisini geri veriyo yani. Günün 24 saati mutsuzsam onunla konuştuğum -atıyorum 3 saat, mutluyum. Enerji dolu, nasıl böyle anlamıyorum. Sanki hiç küsmeyiz gibi, neye küsücez amk. Beni gerçekten tanımayan tek insan oluğunu sanıyorum. Birlikte hep gülüyoruz, insanlar birbirlerini ağlarken tanır. Ama cidden, beni tanısın istemiyorum. Onunla hep güleyim istiyorum, zaten yeterince ağlıyorum yani. Bi de o bana geçmişi hatırlatsa halim fena olurdu. Farkında olmadan bana çoook çok çok destek oluyo adam. eheh. Onur var bi de, o da işte iyi bir abimiz, hakkında pek konuşmak istemiyorum gerek yok yani çok seviyorum onu. İpek işte, ipek. Zaten o olmadan olur mu sizce ? olmaz. O hep yanımda işte zaten. Daimada olacak. Biraz kaşar, biraz piç, biraz KAZIKÇI olsa da :D onu çok çok çok seviyorum. Biz onu böyle kabul ettik. :D Zaten ondan pek farklı yanım olduğunu sanmıyorum. Bence ben de biraz kaşar, biraz piç, biraz KAZIKÇIyım asjhdas :D Emre hakkında daha çok konuşasım vardı ama sıkıldım şimdi. VE EĞER BURDAN YAZIMI OKUYAN KAŞARLAR VARSAAAA EMRE KUTLU ADI YANİ YANLIŞ ANLAŞILMASIN. Tabii ki de siz değilsiniz o kaşarlar sevgili izleyicilerim. Şu alnımdaki lekeden kurtulamamışımdır belki. Neyse. Emre işte benim kurtarıcım gibi, koruyucum gibi, hırkam gibi lan işte. Anaa valla tam hırka. Güven veriyo, huzur veriyo, sarılıyo ve ısıtıyo. Evet emre benim hırkam. :D SAÇMA YASEEE.

Tatile gideceğiz inşallah. Oooh orda bulurum inşallah bi bebe. Dua edin lan valla. Ay çok sıkıldım burdan. Dışarı çıkayım gezeyim diyorum aman dışarısı daha fena. Öyle sıcak ki insan bi bok yapamıyo yani iki konuşcaz kızlarla valla bayılıp geri dönüyoruz eve. Annemler de zaten soruyo neden erken geldin diye. Elalemin annesi ne geç geliyon der benimki niye erken geldin diyo. Hay allahım erken geldim işte. Dışarısı nasıl biliyo musun? köpek gibi lan yemin ederim.  Zaten regl oldum ayy bu sıcakta o petler ne fena bee. Zaten ay kansızım, hasta olunca ölüyorum bembeyaz kalıyorum vampir oluyorum valla. Ay bi de popom nasıl terliyo yaa inanamazsınız ıslak ıslak sünnetli çocuk gibi dolaşıyorum. Ölüyorum ağrıdan bok bok oturuyorum sonra bi enerji geliyo dans etmeye başlıyorum sonrası kan revan aaağh bunaldım bak yine. 

YENİ KİTAP ALMAM LAZIM. Ben ne yapayım diyorum biliyo musunuz ? Gideyim bir kitapçıya bütüün kitaplara teker teker bakayım böyle aniden aşkıma hayatımın aşkı gibi çıksın bi tanesi okuyayım kendimden geçeyim. Bunu yapıcam yaa valla. İhtiyacım var çünkü. Kitaba ihtiyacım var. Toparlayan kitaplardan şöyle. Ya da dandirik bi kitap mı alsam ? Evet pukka 3. kitabı yazsa keşke artık of yaa.

Daha konuşmayacağııım okumazsanız anlarım ehehe saçmaladım çünkü. Hırkaları severim.