28 Nisan 2014 Pazartesi

sizi ilk sevdiğim günü hatırlıyorum. kalbiniz derinizi yırtmıştı.

5 Nisan 2014 Cumartesi

kelek sakız

Arkadaşlarımla aram bozulunca ciğerimden bir parça kopuyor. Baya ağlıyorum filan. Keşke bu kadar kelek olmasalar da değse. Amaaan yasemin ona küstüm üzül buna küstüm ağla gönül mü dayanır? E madem küsme. Ne salak kızsın sen. Hayat böyle de güzel. İnsanlar gidiyorlar, buza dönüp gidiyorlar. Varsın gitsinler. Sepsert duruyoruz burada. Babam havuç almış. Babam kivi almış. Annem babamı boşamaktan bahsediyor. Boşama demiyorum. Biliyorum ki boşamaz. Varsın boşasın, düşünmek canımı acıtmıyor. Anneminki de yaşam değil. Biz mutlu olalım güzel yaşayalım diye onu unutuyoruz. Annem sadece ders çalışmamı istiyo. Benim saf, temiz, güzel annem. Peki çalışırım. Bir de güzel perdeler dikerim. Bayım sizinle de bir daha konuşmak istemiyorum. Kalbimi kırdınız, iyi bir dost olamadınız. Birçok şeyim olmanızı isterdim. Öyle ki sizi tahmin edebileceğinizden çok seviyorum. Dostluk boşuna değildir bayım. Kalbimin yarısını size verebilirim. Yeter ki siz sıkılmayınız, bıkmayınız. Benim canım da daha fazla acımasın. Usul usul gidin bayım, ve gidiyorsunuz da zaten. Üstelik kapıyı size ben açtım. Annem babama kendine bi ev al dedi, ben senle yaşayamam yaşlılıkta. Babam olur dedi, hatta istersen şimdi gideyim. Babam gitsin istemem. Annem üzülmemiş göründü ama içinden kopan sızıyı duydum. Yüzünü yıkayıp yemeğe girişti. Belki gözleri ağırlaşmıştır yağmurdan. Ağladığımda annem fark etmesin diye yüzümü yıkarım hep. Annemle bazen dertleşme günleri yaparız. Bugün de yaptık. İlk ben ağladım, artık konuşmak istemiyorum yanıma gelince bile huzursuz oluyorum, diye. Sonra o ağladı. Annem yalnızlığına ağladı. Biz o kadar benciliz ki, annem o kadar tek başına ki. Ufak salak dertlerimiz var. Anneme arından yakındım, o da bana babamdan. Anneme kelek arkadaştan yakındım. O da bana arkadaşsızlıktan, ve yine babamdan. Aranız düzelir dedi, istemiyorum dedim. Ben ona babamla düzelirsiniz demedim. Babamla aralarında tam olarak bir sorun yok. Annemin yorulmuşluğu var bir de babamın bencilliği. Sanmayın ki babam kötü bir adam. Dünyada tanıyabileceğiniz en iyi adamdır. Halk kahramanı gibi bir şeydir. Harika bir babadır. Lakin mum dibine ışık vermez. Annem üniversite mezunu, kitap okumayı el işini film izlemeyi seven bir kadındır. Hiç dizi tutkunu olmamıştır. Bağcılarda yaşamamızdan mütevellit kendi kafasında bir arkadaş bulamıyor, kendini eve kapayıp boğuluyor. Şimdi kurslara filan gideyim de arkadaş edineyim diye düşünmeye başladı. Edinsin bakalım. Benim de fizik çalışmam gerekiyor. Neden biliyor musunuz? Hayır. Bilmiyoruz. Ama çalışmalıyım işte ki büyüyüp kocaman adam olayım. Eskiden babam beni dersler konusunda hiç sıkmazdı, şimdi ders çalışmıyorum diye söyleniyor. Açıkçası onu böyle sevmiyorum ama olsun. Madem istediniz çalışırız. Fizik... Boktan fizik. Cehennem fizik. Keşke olmasan da biraz yüzüm gülse. Hemen bit de daha fazla kusacakmış gibi hissedip gelmeni beklemeyeyim. Senden de nefret ediyorum, kelek kavunlardan da. Bir de şu koltuk örtülerinden nefret ediyorum, beyaz. Yeni perdeler istiyorum fakat bunlar henüz yeniler zaten. Ben perdelerim basma çiçekli kumaştan olsun isterdim, koca koca çiçekler isterdim. Annem dantel filan şeyediyor. Modernli şeylerle otantikli şeyleri karıştırıyoruz. Esasında hoş bir salonumuz var seviyorum. Kendi evim olsa daha renkli olsun isterdim. Annem fazla eşyayı sevmez. Gerçi ben de sevmem ama belki de seviyorumdur. Annemden daha çok katlanıyorum en azından. Babam moderne moderen der. Annem der ki doğru söylesin diye çok uğraştım. Amcam pantolona pantul der. Bunu öğrendiğimden beri ben de pantolona pantul diyorum. Keşke ellilerde yaşasaydım. Ya da ne bileyim, altmış, belki yetmişler. Kalbimi kıran çam ağaçları. Kalbime gömülen kozalaklar. Şam fıstığı. Şam fıstığı sakız ağacıgiller familyasındandır. Yasemin zeytingiller. Henüz olgunlaşmamışken ya da kurutulmamışken neyse artık, üzüme benziyorlar. Ya da hurma çekirdeğine. Telefonumun şarjı bitti. Yasemin! ders çalış. Uykum geldi ağlamaktan. Rimel sürmüştüm fakat hiç akmadı. Kafam kaşınıyor çünkü pis. Banyo etmeliyim. Düşünüyorum ki kafanızı yıkanmaya çok alıştırınca daha çabuk kirleniyor. Parmaklarım yoruldu.