25 Mart 2012 Pazar

Merhaba ben yazıyorum.


Van Gogh sergisine gittik. Yaşadık. Sarıyı sevdik, sarıyı çok sevdik ve geldik. Zaten Doctor Who'da özel bölümünü yaptıklarından beri bizim en sevdiğimiz ressamdır Van Gogh. Ama resimlerinin bu kadar "hayat" olabileceğini tahmin edemezdim. Bi an transa geçtim sanırım. Herkes baba baba oturmuş resimlere bakarak olurken ben salonda dönüp dans ediyodum. Delirdim dedim, özgürdüm, çok çok özgürdüm. Başkalarını düşünmeden hareket etmeyi ne çok severim. Döndüm durdum salonda. Ve bi an dedim ki, benim yolum bu. Işığın savaşçısı bastığı anda yolun ona ait olduğunu bilir. Sarıyı çok sevdim, döndüm durdum. Paulo Coelho'yu çok sevdim. Bakmayı çok sevdim. Görmeyi çok sevdim. Boşluğu çok sevdim. Saflığı, çocukluğu...


6 yorum:

  1. Nefes tutulmadan izlendi -Doctor Who Van Gogh bölümü-
    "keşke orada olsaydım" şeklinde hissettirdi, bitince de kötü hissettim tabii. Sen şanslıymışsın, Amy Pond saflığında dans edebilmişsin en azından :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çooook güzel bir yorum ehehhe amy pond saflığı :D sevdim :D ya sergiye gidebilirsen git çok iyiydi :D Van Gogh'u yüz kelimeyle anlat bölümü çok iyiydi :D

      Sil
  2. blogun içimi açıyor bana pozitif enerji veriyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eheheh çok sağol. :D severim bloğumu tatlıdır kızım :D ne mutlu bize :D

      Sil
  3. Sergi çok güzeldi gerçekten. Arkadaşımla iki buçuk tur izledik yere çöküp. Son turda alelacele mektuplarından sözleri not ettim bi tanesi sana gelsin :

    " İçimde büyük bir ateş yanıyor, fakat kimse ateşin başında ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eheheheh çok güzel çok teşekkürler :D biz de iki kere izledik çok hoştu :D yorumunu yeni gördüm blocuğum kendisini spam sanmış o.O :D

      Sil